Skolyoz
Omurgadaki çeşitli çarpıklıklarla belirlenen skolyoz yalnız bedensel gelişime zarar vermez; yol açtığı belirgin biçim bozukluğuna ve bununla ilgili tedaviye bağlı olarak ergenlik çağındaki hastanın ruhsal gelişimini de olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle skolyozun önemli boyutlara varmadan önlenmesi gerekir.
Özellikle ergenlik çağında hızlanan boy uzamasına sıklıkla iskelet anormallikleri eşlik eder. Bunlar arasında ilk sırayı skolyoz, yani omurganın yanlara doğru çarpıklığı alır. Skolyoz kas ve iskelet sistemiyle, ayrıca kas işlevlerini önemli ölçüde bozan sinir sistemiyle ilgili çeşitli hastalıkların ikincil sonucu olarak ortaya çıkabilir. Ama doğrudan bir nedene bağlanamayan, birincil tipte skolyozlar da vardır. Bu tip skolyozlann eğitim yaşamındaki yanlış uygulamalardan kaynaklandığı sanılmaktadır. Okullarda gün boyunca pek çok bedensel etkinliğin engellenmesi, ders saatlerinin yemek düzenini bozması, ev ödevlerinin ağır olması, bütün bunların sonucunda uykuya, eğlenceye ve daha da önemlisi spora ayrılan zamanın azalması önemli etkenlerdir. Beden eğitimi derslerinin gerek zaman, gerek uygulama açısından pek yeterli olduğu söylenemez. Ayrıca skolyozlu çocukları beden eğitimi dersinden muaf tutmak gibi son derece yanlış bir uygulama eğiliminden de söz etmek gerekir. Çocuğun hareketsizliğinden okul kadar aile de sorumludur. Okulun bu konudaki kısıtlamaları ya da yetersizlikleri ailece kapatılmalıdır. Okulda eğitimle geçen saatlerden sonra ertesi günün oldukça zorlu ödevlerini tamamlamak zorunda kalan, hareket ve oyun gereksinimini giderebileceği güvenli bir alandan ya da bunun için gerekli donanımdan yoksun olan bir çocuk sportif etkinlikten uzak kalacaktır. Bunun kaçınılmaz sonucu daha önce var olan bazı biçim bozukluklarının ağırlaşması ve ardından kas yapısının erimesidir. Ama şunu da iyice belirlemek gerekir: Aşırı hareketsizlik normal bir gelişimi bozmaz, yalnızca var olan bir bozukluğun artmasına yol açar.
TANI
Nedeni bilinmeyen skolyoz erkek çocuklarda kız çocuklara göre 10 kat daha sık görülür. Her yaşta rastlanan bir hastalık olmakla birlikte daha çok ergenliğin başlangıcında ortaya çıkar. Skolyoza en sık gelişmenin bu evresinde rastlandığından, büyüme ve cinsel gelişimle ilgili belirli aralıklarla yapılan denetimler sırasında, özellikle ergen çocuğun sırt omurgasının gelişimine dikkat etmek gerekir. Skolyozun bu kadar sık görüldüğünü bilmeyen ana babalar ve hekimler az değildir. Bu nedenle sistematik olarak bütün ergenlerde bu bozukluğu arama gereği göz ardı edilebilir ve böylece ağır biçim bozuklukları ortaya çıkmadan tanı koyma olanağı da kaçırılmış olur. Skolyoz hiçbir ağrı belirtisi vermeden geliştiği için, genellikle ileri evrede hekime başvurulur. Öte yandan ergenlik çağıyla birlikte ortaya çıkan utangaçlık, ana babaların herhangi bir fiziksel bozukluğu belirlemek amacıyla bile olsa çocuklarını çıplak olarak incelemelerini engeller.
Dikkatli ana babaları doğru yolda uyaracak fırsatlar da yok değildir. Gömlek provası sırasında bir kenarın düzensiz bir biçimde yukarı kalkması, yürüyüş sırasında çocuğun bir kürek kemiğinin daha yüksekte olduğunun görülmesi ya da dar bir fanilanın altında memelerden birinin öbüründen daha şişkin olduğunun farkına varılması skolyozdan kuşku duyulmasını sağlayabilir. Ailede daha önce de skolyoz olguları varsa, gözlemler rastlantıya bırakılmamalı ve oldukça sık aralarla doğru bir biçimde yapılmalıdır. Çünkü skolyozun kalıtsal bir özellik taşıdığı sanılmaktadır.
Herhangi bir hekimin skolyoz tanısını koymasından sonra hastanın bir ortopediste gösterilmesi gerekir. Ortopedi uzmanı tanıyı kesinleştinnenin yanı sıra gerekli tedavi programım uygulayarak hastalığın gelişimini izler.
Ana babalar ve pratisyen hekimler skolyozun belirtilerini gözden kaçırmamalıdır. Gencin ayakta muayene edilmesi henüz hafif olan omurga bozukluklarını ortaya koyamaz. Ama hastayı dizlerini bükmeyecek biçimde yüzüstü yatırarak önce arkadan, sonra önden yapılan bir muayenede bozukluğun gözden kaçması olanaksızdır.
Başlangıç evresinde bile skolyozu belirlemeyi sağlayacak pek çok belirti vardır. Tanı konusunda bazı kuşkular varsa, omurga filmi bunlan kolayca giderir.
Skolyozda erken tanı çok önemlidir. Gerek hastalık, gerek tedavi ergen çocuğun duygusal ortamını derinden etkiler. Bu etki, çocuğun kendi vücuduna bakış açısının değiştiği ve vücudunu çevresindeki kusursuz örneklerle karşılaştırarak kabul etmeye çalıştığı bu kişilik gelişimi döneminde önemli sonuçlar doğurur. Daha ergenlik döneminin başında bu tip bir anormalliğin farkına varmanın, yaşıtlarının önyargılanyla karşılaşmanın ve “normal” olarak tanımlanan kişilerce yöneltilen bakışlar alnnda ezilmenin nasıl derin izler bırakabileceğini anlatmak için fazla söze gerek yoktur.
TEDAVİ
Daha yeni ortaya çıkmış skolyoz (preskolyoz, kolaylıkta düzelebilen hafif skolyoz) olgularında, mutlaka işlevsel tedavinin uygulanması gerekir. “Düzeltici jimnastik” olarak bilinen bu tedavide zayıflamış kasları geliştirmeye güçlendirmeye yönelik egzersizler omurganın kendi kendine düzelmesini sağlar. Gözetilmesi gereken en önemli nokta sürekli spor yapılması ve bir yıl boyunca sporun bir yaşam biçimi haline getirilmesidir. Öncelikle gövde ve kol kaslarını çalıştırmaya yarayan yüzme, voleybol, basketbol, kürek ve kayak gibi sporlar yapılmalıdır. Bazen yalnız yanlara değil, göğüs omurları hizasında arkaya doğru da bir biçim bozukluğu görülür. Kifoskolyoz denen bu durum çok daha ağır bir tablodur. (Tek basma kullanıldığında kifoz terimi kamburluğu ifade eder.) Preskolyoz evresini aşmış, ama daha henüz çok ciddi boyutlara ulaşmamış skolyoz olgularında eğrilik genellikle 20°-40° arasında değişir. Bu olguların tedavisinde egzersiz yeterli değildir; düzeltici korselerin de kullanılması gereklidir.
Skolyoz çok ileri derecedeyse, yani eğrilik 40°’Iik düzeyin üzerine çıkmışsa ya da korse ve egzersizlere karşın hastalığın ilerlemesi durdurulamıyorsa cerrahi tedavi gerekebilir.
Skolyozun cerrahi tedavisi cerrahi tekniklerindeki ilerleme ve gelişme sayesinde çok kolaylaşmıştır. Bu tedavide kifoskolyozun bulunduğu omurga bölümünde sabitliği sağlamak üzere füzyon ameliyatları yapılır, yani ilgili omurlar kaynaştırılır. Çok iyi sonuç veren cerrahi girişim yalnızca estetik görünümü düzeltip biçim bozukluğunu bütünüyle ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda solunum kapasitesini artırır.