Narkotik Etkili İlaçlara Direnç ve Bağımlılık
Direnç ve Bağımlılık
Uyuşturucu ilaçların uzun süreli kullanımı, hastada direnç ve bağımlılığın doğmasına neden olur. İlaca direnç, aynı yoğunluk ve surede etki elde etmek için zamanla ilacın gittikçe artan dozlarına gerek duyulmasıdır.
Bağımlılık konusunda fiziksel bağımlılığın, ruhsal bağımlılıktan ayırt edilmesi gereklidir. Fiziksel bağımlılık, ilacın aniden kesilmesinin ardından “yoksunluk sendromu” adı verilen bir dizi belirtinin ortaya çıkmasıdır. Ruhsal bağımlılıkta ise ilacın sürekli olarak alınmasıyla güçlü bir ruhsal eğilim ortaya çıkar. Böylece ilaç, istenen ruhsal etkilerin elde edilmesi amacıyla kullanılır.
Çok şiddetli ağrılara bağlı, ağır belirtileri olan bir hastada uygun ilaç seçildikten ve dozun etkili olana değin artırıldığı başlangıç evresinden sonra ilaç dozu sabitleştirilir. Bunun yanı sıra ağrıların şiddetlenmesiyle ilaç dozu da artırılabilir.
Fiziksel bağımlılık ise kronik hastalıkların tedavisinde ortaya çıkar. Bu olgularda ilacın kesilmesi gerektiğinde bunu aşamalı olarak uygulayarak yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması engellenmelidir.
Çok şiddetli ağrıları olan kişilerde şiddetli ağrı kesicilerle (uyuşturucu) yapılan uzun süreli tedavi sonucunda gelişen ruhsal bağımlılık ayrı bir biçimde ele alınmalıdır. Burada söz konusu olan ruhsal bağımlılık, ilacın kısa ya da uzun süreli kullanımından çok, genellikle kişisel, ekonomik ve toplumsal etkenlerle oluşan bağımlılıktır.
Yoksunluk Sendromu
İlaca karşı fiziksel bağımlılık gelişen bir kişide, ilacın aniden kesilmesi sonucunda yoksunluk sendromu ortaya çıkar.
Klinik tabloda şu belirtiler görülür: Sıkıntı, sinirlilik, aşırı ve yoğun huzursuzluk, uykusuzluk, sık esneme, aşırı terleme, burun ve gözyaşı salgılarında artış, gözbebeklerinde genişleme, titremeler, birbirini izleyen nöbetler, kas ve eklem ağrıları, iştahsızlık, bulantı, kusma, ishal, yüksek tansiyon, ateş ve kas kasılmaları.
Morfin bağımlılığında ilk belirtiler genellikle ilacın son alımından sekiz saat sonra, en akut belirtiler ise 36-48 saat sonra ortaya çıkar. Klinik tablo, bunu izleyen 2-3 gün içinde kendiliğinden geriler. Bağımlılığın nedeni başka uyuşturucu ilaçlar ise yoksunluk sendromu daha geç (son dozun ahnımından 24-30 saat sonra ya da daha geç) ortaya çıkar. Sendrom daha uzun sürer ve daha az şiddetlidir.
Gebeliğin sonuna değin uyuşturucu ilaç kullanan annelerin bebeklerinde yaşamın ilk 48 saatinde yoksunluk sendromu ortaya çıkabilir.
Tedavi. Yoksunluk sendromunda çeşitli tedaviler uygulanabilir. Bunlardan en önemlisi ve en sık kullanılanı, yoksunluk belirtileri ortadan kalkana değin metadon kullanılmasıdır.
Akut Zehirlenme
Klinik tablo üç belirtiyle ortaya çıkar: Koma, solunumun tümüyle durmasına varabilen solunum ketlenmesi ve gözbebeklerinde daralma (miyozis). Ayrıca morarma (siyanoz) ve kan basıncında düşme de görülebilir.
Uyuşturucu bağımlılarında akut zehirlenme, aşırı dozda kullanılan maddenin doğrudan etkisi nedeniyle en sık rastlanan ölüm nedenidir.
Akut zehirlenmede hasta mutlaka hastaneye yatırılmalıdır. Hastanın yaşamını yalnızca hızla uygulanan ve solunumla dolaşıma yönelik yeniden canlandırma girişimi ile naloksan adlı ilacın kullanılması kurtarabilir.