Koroner Arter Hastalığının Belirtileri
Koroner arterlerdeki lezyonun şiddetine göre hastalığın derecesi de değişmektedir. Damar lümeni % 20-30-40 oranında daralsa hiçbir belirti vermeyebilir. Ancak damardaki lezyon belirli bir dereceyi aştığında, % 50 ve daha fazla olduğunda beslediği kalp dokusunda iskemi (beslenme bozukluğu) denilen durum ortaya çıkar. Bu klinik duruma koroner yetersizliği denilmektedir. Burada koroner arter belirli bir oranda daralmıştır.
Kalbin ihtiyacına göre beslenme bazen yeterli bazen ise yetersizdir, istirahat sırasında kalbe yeterli kan geldiği için hasta hiçbir sıkıntı hissetmez. Ancak kalbi yoracak hareketlerde, fiziksel eforlar, heyecan ve sinirlenmeyle kalbin işi artar. Bu sırada gelen kan yetmeyeceği için koroner yetersizliğinin belirtileri ortaya çıkar.
Kalp kasının harcadığı enerji ile kendisine gelen kandaki oksijen ve besin maddelerinin dengede olması gerekir. Eğer gelen oksijen ve besin miktarı ihtiyacı karşılarsa denge sağlanır. Dengenin karşılanmadığı durumlarda beslenme bozukluğu kalp kasının zayıflamasına sebep olur. Bunun karşıtı, kalp kasının ihtiyacı artarsa bazen koroner arterler normal olsa bile kalbin işinin çok artması kalp kaslarının yorgunluğuna sebep olur ve hastada birtakım şikâyetler ortaya çıkar.
Kalp damarının tamamen tıkanmasında ise kalp kasının ölmesi, enfarktüs denilen olay meydana gelir.
Bu şekilde koroner yetersizliği veya enfarktüslerin sonucunda kalp kası gücünü kaybeder ve yetersizliğe düşer ve buna bağlı şikâyetler ortaya çıkar.
Tabiî olarak hastalığın ve hastanın şikâyetlerinin derecesi beslenme bozukluğu olan kalp kasının miktarıyla orantılıdır. Küçük bir damarın daralması veya tıkanması daha az şikâyetlere sebep olurken, büyük ve önemli bir damarın daralma veya tıkanmasında kalpte daha önemli fonksiyon bozulması meydana getirecektir. Ancak bir de normalde var olup işlemeyen kollateral dediğimiz yan damarlar vardır. Bunlar bir damar tıkandığı zaman diğer damardan kan alarak kalbi besleyen doğal baypaslardır.
Organizma kendini korumak İçin bu yeni damardan kan alır. Bu şekilde büyük bir damar tıkanmasına rağmen hastalarda önemli bir enfarktüs ve kalp yetmezliği görülmeyebilir. Bu koruyucu yan damarlar ileri yaşlarda oluşmaktadır. Bu nedenle gençlerde ve kollateral damarları gelişmemiş olanlarda enfarktüs daha tehlikeli olmaktadır.