Kemik İliği Nakli
Doku nakli çalışmalarının ilerlemesiyle, ağır kan hastalığı bulunan hastalar için kemik iliği nakli başarılı bir tedavi seçeneği olarak ortaya çıkmakta, gelecekte bazı tümörlerin tedavisinde de iyi sonuçlar alınabileceği düşünülmektedir.
Kemik iliği kemiklerin içindeki boşlukları dolduran yumuşak, jelatinimsi bir maddedir. İçerdiği damar ve yağ dokusunun miktarına göre kırmızı ya da sarı olabilir.
Doku nakli konusundaki çalışmaların ilerlemesiyle son yıllarda kemik iliği nakli de gündeme gelmiştir. Kemik iliği naklinde, vericinin kemiğine batırılan bir iğne yardımıyla kemik iliği şırıngaya çekilir. İlik plazma hücrelerini içeren “sıvı” bir doku biçimindedir.
Nakil Tipleri
Doku nakli nakledilen dokunun kökeni temel alınarak sınıflandırılabilir. Buna göre nakledilen doku aym bireyin başka bir bölümünden (otolog), aynı türün başka bir bireyinden (homolog), farklı bir türden (heterolog) alınabilir. Doku nakli tek yumurta ikizleri, başka bir deyişle genetik yapıları tümüyle aym olan canlılar arasında gerçekleşirse izolog nakil olarak adlandırılır.
Sonuçlar
Bütün kan hücrelerinin yapımında azalmaya bağlı kansızlıkta kemik iliği naklinde başarı oran ilk altı ayda yaklaşık yüzde 75’tir. Akut miyeloit lösemide (kemik iliği ağırlıklı kan kanserleri) ilk dört yılda sağ kalma oranı da yaklaşık yüzde 75’tir. Buna karşılık ilaçla tedavi edilen hastalarda bu oran yüzde 50 düzeyinde kalmaktadır.
Kemik iliği naklinin başarısız kaldığı durumlarda temel neden hastanın kendi hücrelerindeki yeniden kanserleşme eğilimidir. Bu durum kemik iliği naklinin geç ortaya çıkan bir komplikasyonudur.
Akut lenfoblastik löseminin kemik iliği nakliyle tedavisinde alevlenme belirgin olarak daha sıktır. Bu durum hastalığın hiç gerileme evresine girmediği olgularda nakil yapılmış olmasıyla ilgilidir. Girişimden sonra 4 yıllık sağ kalma oranı yaklaşık yüzde 30’dur. Hastalığın gidişi göz önünde tutulduğunda ilk gerileme döneminde yapılacak kemik iliği naklinin çok daha yüksek bir başarı oranı vereceği söylenebilir.
Komplikasyonlar
Kemik iliği nakli yapılmadan önce, hastalara yüksek dozda ışın ve /ya da ilaç tedavisi uygulanır. Kemik iliği naklinden önce uygulanan işlemler nakil sonrası komplikasyonları belirleyici bir etki yapar;
Erken dönemde ortaya çıkan başlıca komplikasyonlar doku reddi, naklin başarısız olması ve enfeksiyonlardır.
• Doku reddi – Doku reddi vericinin lenfositlerinin alıcıda tepki yaratmasıyla ortaya çıkar. Akut evredeki başlıca tepkiler aşağıda sıralanmıştır.
– Deride kızarıklık. Başlangıçta yüzde, ellerde ve ayak tabanlarında ortaya çıkar. Belirginleşerek yayılabilir, soyulma ve ağrıya yol açabilir.
– İshal. Şiddetli olabilir. Kanamalı olabileceği gibi, bağırsak mukozasının doku ölümüyle kopan parçacıklarını içerebilir.
– Hepatit. Karaciğer işlev testleri belirgin biçimde bozuk çıkabilir.
Bazı durumlarda sıvı-elektrolit dengesizliği süreklilik kazanabilir. Bu da özellikle yüzeysel epitel hücreleri ve karaciğeri etkiler. Buna bağlı olarak hastanın derisi kurur, soyulur, nedbe dokusu tipinde renklenme bozuklukları ortaya çıkar. Bu tabloya eklemlerde hareketi bütünüyle engelleyen bozukluklar da eklenebilir.
Ayrıca gözün dış zarında (konjunktiva) kuruma ve karaciğer bozuklukları görülebilir. Bu evrede tedavi temel olarak belirtilere yöneliktir.
Yukarıda sayılan komplikasyonlar hastayı çok rahatsız etmekle birlikte geliştirilen tedavi yöntemleri sayesinde ağır durumlara giderek daha az rastlanmaktadır.
• Naklin başarısız olması – Çok ender görülen bir durumdur. Bu hastalarda iyileşme daha yavaş gerçekleşir. Kemik ilikleri daha önceden lenfositleri ya da kötü huylu hücreleri uzaklaştırmak amacıyla monoklonal antikorlar kullanılarak saflaştırılan hastalarda nakil daha geç “tutar”. Bu hastalarda akyuvar sayısında azalma evresi daha uzun sürdüğünden mantar enfeksiyonlarının gelişme olasılığı yüksektir. Bazı durumlarda kan grubu uyuşmazlığı bulunan hastalarda da iyileşme güçlüğü görülebilir.
• İleri evrede ortaya çıkan komplikasyonlar – Akciğer enfeksiyonu herhangi bir zamanda ortaya çıkabîlirse de, riskin en yüksek olduğu dönem nakilden sonraki ilk 6 aydır.
Enfeksiyon etkeninin laboratuvar incelemeleriyle saptanması çoğu zaman olanaksızdır. Ama eldeki verilere göre bu etken büyük olasılıkla Pneumocystis cinsi bir asalak ya da virüs, özellikle de sitomegalovirüstür. Bu virüs özellikle ışınımla hasara uğramış akciğer bölgelerine yerleşir.
Öbür komplikasyonlar arasında katarakt, hipotiroidizm (tiroit salgısı yetersizliği), sinirsel rahatsızlıklar ve kısırlık sayılabilir. Kısırlık özellikle daha önce bütün vücuduna ışın tedavisi uygulananlarda kalıcı olarak ortaya çıkmaktadır. Yanlızca kemik iliği yetersizliği olan ve ilaç tedavisi gören hastalarda bu tür komplikasyonlara daha az rastlanır.
Hastaların küçük bir bölümünde lenfom, lösemi, beyin tümörü ve kalınbağırsak karsinomu gibi ikinci bir tümör gelişimi ortaya çıkar.
Kemik iliği naklinden sonra lösemi ve lenfom oluşması, hastada, nakledilen sağlıklı dokunun kötü huylu bir dönüşüm göstermesine yol açan yatkınlığın bulunduğunu düşündürmektedir.