tedavisi, belirtileri, Hakkında Bilgi, Nedir

Kalp Hastalıklarının Teşhisi

Diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi kalp hastalıklarının teşhisi için öncelikle bir hekimin muayenesi şarttır. Hekim, has­taların şikâyetlerini dinleyerek gerekli laboratuvar tetkiklerini yaptırır.
Elektrokardiyografi (EKG). Elektrokardiyografi, kalbin elektriksel faaliyetinin bir alet yardımıyla grafik olarak elde edil­mesidir. Elektrokardiyografide normalde görülen şekiller hasta­lık hallerinde bazı değişiklikler gösterir. Bu farklılıklara bakıla­rak EKG değerlendirilir. Özellikle kalpteki ritim ve iletim bozuk­lukları ve kalp kasının beslenme durumu hakkında fikir verir. Hastanın şikâyetinin olduğu sırada alınan EKG çok daha de; ğerli bilgiler verir.
Kan analizleri. Çeşitli kalp hastalıklarında kanda biyokim­yasal değişiklikler olur. Kanda kolesterol, lipit, trigliserit, kan şekeri, sedimantasyon hızı, ASO, C-Reaktif protein, eritrosit ve lökosit sayımları en fazla aranan kan tetkikleridir. Bunun için hastalardan aç karnına belirli miktarda toplardamardan kan alınarak laboratuvarlarda analiz yapılır.
Eforlu EKG (Stres test). Egzersiz sırasında kalbin işi artar. Nabız ve arter basıncı yükselir. Kalp kafesi normal ise bu du­rumu kolayca dengeler. Kalp adalesine özellikle beslenme bo­zukluğu varsa egzersiz yapmakla bu durum ortaya çıkarılır. Bu amaçla hastalar ya bir alet üzerinde yürüyerek (treadmill testi)
veya bisiklete bindirilerek (bisiklet ergometri) egzersiz yaptırılır. Aynı anda göğse bağlanmış elektrotlarla EKG kaydedilir ve bu durum monitörden izlenir. Kola takılan bir tansiyon aletiyle de arter basıncı kaydedilir. Egzersiz sırasında meydana gelecek EKG ritim ve arter basıncı değişiklikleri bu şekilde tespit edilir. Belirli düzene göre aletin hızı giderek artırılır ve kademeli ola­rak test sonlandırılır.
Bu test egzersiz sırasındaki kalbin performansını sapta­mak, bazı ilaçların tesirlerini görmek, koroner arter hastalığını ve eforda görülen ritim bozukluklarını tespit etmek için yapılır.
Bu testin mutlaka eğitilmiş doktor ve personel gözetiminde yapılması ve ortaya çıkacak acil durumlarda her türlü alet ve ilaçların hazır bulunması gerekir.
Holler monitoring (Ambülatuar elektrokardiyografi). Taşı­nabilir bir elektrokardiyografi ünitesidir. Hastanın göğsüne ya­pıştırılan elektrotlarla 24 saat boyunca EKG bir teybe kaydedi­lir. Kaydedilen bu EKG’ler özel bir alete konularak izlenir. Holter bağlanan hasta normal günlük aktivitesine devam eder. Bu sırada ortaya çıkacak EKG değişiklikleri anında kaydedilir.
Talyum sintigrafisi. Kalp adalesi tarafından tutulabilen radyoaktif madde (talyum) damar yoluyla verilerek bir sayaç­ta, tutup tutmamasının.tespit edilmesi esasına dayanır. Çok az miktarda verilen radyoaktif maddenin tehlikeli olduğu bugüne kadar bildirilmemiştir. ,
Kan damarlarında bir bozukluk olduğunda bu maddenin kalp kasında tutulması gecikir veya hiç tutulmaz. Sayaçta tespit edilen bu durum kalbin beslenme durumunu bize kolaylıkla gösterebilir.
Teknisyum sintigrafisi. Burada da kanda eritrositler tara­fından tutulan radyoaktif madde yine damardan verilir. Kalp boşlukları bu şekilde radyoaktif madde tutmuş kanla doldurula­rak kalbin kasılma ve gevşeme hareketlerindeki bozuklukların değerlendirilmesi sağlanır. Hasta özel bir masaya yatırılır. Kol­dan radyoaktif madde verilir. Hastanın kalbi üzerine konulan sayaçla bu maddenin kalp tarafından nasıl tutulduğu tespit ediimeye çalışılır.
Ekokardiografi (Ultrasonografi). Ses dalgalarının kalp içersine özel bir aletle verilerek ve geriye yansıması sağlanarak kalbin filminin çekilmesidir. Hastaya hiçbir riski yoktur. Kalp içi boşluklarının ve kasılmasının normal olup olmadığı, kalp ka­paklarının darlıkları, kalp zarı etrafındaki sıvı olup olmadığı tespit edilebilir.
Kalp kateterizasyonu ve anjiyografi. Kalp boşluklarında, kalp fonksiyonlarını direkt olarak incelemek için uygulanan bir teşhis yöntemidir. Özel kardiyak kateterizasyon laboratuvarla-rında, Özel yetiştirilmiş ekipler tarafından yapılır.
Kardiyak kateterizpsyon: özel bir kateterin (boru şeklinde ince bir tel) damar yoluyla kalbe kadar iletilerek kalp içi ba­sınçlarını ölçmek ve bu kateter aracılığıyla kalp boşluklarını bo­ya ile doldurarak film çekilmesidir. Boyanın kalp boşluklarına ve damarlara enjekte edilerek film çekilmesine anjiyografi de­nir. Kateter, yapılacak işleme göre geliştirilmiş muhtelif şekil ve boyutlardaki çapları 1 mm ila 4 mm olabilir. Genellikle çocuk­larda 1 -2 mm olanlar, yetişkinlerde ise 2-4 mm olanlar rutin olarak kullanılır.
Kateter, ekibin tercihine göre, dirsek çukurundaki veya bo­yundaki damarlar vasıtasıyla vücuda sokulur. Aynı anda rönt­gen aracılığıyla damar içine ilerleyişi takip edilir. İstenilen yere gelindiğinde kateter ucuna bağlanmış bir manometreyle basınç ölçülür. Aynı kateterle yine istenilen kalp boşluğunun ve dama­rın içerisine enjektörle veya basıncı ayarlanabilen bir pompay­la boya verilir ve aynı anda 35 mm’lik sinema filmi (sineanjiyografi) çekilir. Bu film banyo edildikten sonra özel aletler üze­rinde seyredilir.
Bu şekilde gerek basınç ölçümüyle ve gerekse film çekile­rek kalp boşluklarının büyüyüp büyümediği, kalp kasılmasının normal olup olmadığı, kalp kapaklarında darlık veya yetersiz­lik (geriye kaçırma) olup olmadığı, damarlardaki tıkanmalar direkt olarak görülür ve hastalık teşhis edilebilir.
Kalp kateterizasyonunun özel aletlerle donatılmış laboratuvarlarda ve özel eğitilmiş ekip tarafından yapılması gerekir (en az bir doktor, 1 -2 hemşire, bir teknisyen, bir personel). Laboratuvarda anında acil müdahale yapılabilecek özel ilaç ve gereçlerin bulunması zorunludur.
Koroner anjiyografi ise yine aynı şekilde kardiyak kateterizasyon laboratuvarında yapılır. Hem kalp içi basınçları ölçü­lür, hem de bazı kalp boşluklarının ve kalp damarlarının ana­tomik filmi çekilir. Bu şekilde damarlardaki darlıklar ve tıkan­malar yani damar hastalıkları net bir şekilde ortaya çıkarılır. Kalp kateterizasyonu ve anjiyografi laboratuvarlarda lokal anesteziyle (yerel uyuşturma) yapılır. Hastalar hiçbir ağrı duy­mazlar. Ancak boyanın vücuda verilmesiyle bir sıcaklık ve yan­ma hissi ve basınç hissederler. Koroner anjiyografide boya ve­rildiğinde göğüs ağrısı olabilir. İşlem, hastalığın çeşidine göre değişmekle beraber 20 ila 40 dakikada bitirilir. Hastalar işlem öncesinde en az 3 saat, sonrasında 2 saat aç kalmalıdır. Bu­nun nedeni boyalı madde verilmesi sırasında bulantı ve kusma­yı önlemektir. Kateterizasyon öncesinde hastaların kullandığı ilaçlarını doktorlarına söylemekte fayda vardır. İşlem koldan ya­pıldığında hastalar 3 saat sonra hastaneden taburcu edilebilir­ler, fakat 3-5 gün sonra kol çukururtdaki dikişin alınması gere­kir. Kasıktan yapıldığında dikiş yapılmaz. Damar özel bir bant­la tamponlanır. Hastaların bu nedenle en az 6-8 saat hastane­de kalmaları şarttır.
Kateterizasyon cerrahî bir girişimdir. Bu nedenle de bazı riskler taşır. Genellikle ağır kalp ve damar hastalıklarında risk daha yüksektir. Risk işleminin yapıldığı merkezin tecrübesine kullanılan katetere ve teknik malzemelere bağlı olarak değişir. Kanama, kalp ritminde bozukluklar, damarların küçük pıhtılar­la tıkanması gibi riskler olabilir. Bu riskler iyi eğitilmiş personel tarafından yapıldığında binde 1 ila 3 arasındadır. Kanama ve kalp ritmindeki bozukluklar hemen düzeltilebilir.
Perkütan translüminal koroner anjiyoplasti ve balon valvuloplasti. Son 10 yıl içerisinde tıbbın hizmetine giren ve giderek çok gelişen bir tedavi yöntemidir. Kardiyak kateterizayon laboratuvarlarında bu işlem için özel yetişmiş elemanlar ve özel ge­liştirilmiş kateter ve balonlarla yapılır.
Koroner anjiyoplasti tıkanmış veya daralmış bir koroner artere balon sokularak, bu balonun dışarıdan şişirilmesiyle da­marın açılmasıdır.
Balon valvuloplasti ise, daralmış kalp kapaklarının yine ö-zel bir kateter ve balonla açılmasıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Güncel Konular