Genetik – Kromozomlar
Günümüzde genlerin, bir organizmanın her hücre çekirdeğinde bulunan yapılar olan kromozomların üstündeki yerleri dolayısıyla bu biçimde davrandıklarına inanılmaktadır . Kromozomların tümü aynı boyda değildir ve uygun yöntemlerle boyandıklarında, her birinde kendine özgü şeritler, geniş ve dar alanlar görülebilir. Her türün hücreleri hareketsiz ve o türe özgü sayıda kromozom içerir.
Mantarlar, birhücreli yosunlar gibi bazı organizmaların hücre çekirdeklerinde, yalnızca bir dizi, yani haployit sayıda (n) kromozom bulunur. İnsan dahil, üstün yapılı organizmaların beden hücreleriyse iki dizi ya da diployit sayıda (2n) kromozom içerirler. Karayosunları, eğreitiotları, atkuyrukları, vb. organizmalardaysa, yaşam çevrimlerinin farklı aşamalarında diployit ve haployit durumlar birbirini izler.
Mayoz: Diployit hücrelerde, gen çiftleri her kromozomun üstünde özel yerlere yerleşmişlerdir. Bu gen çiftleri, ya iki özdeş genden ya da iki alel genden oluşabilir. Bu nedenle, diployit hücre, her özellik için iki gen içerir. Böyle olmasına karşılık, diployit organizmaların eşey hücreleri yalnızca haployit sayıda (n) kromozom içerirler; biri anneden biri babadan gelen iki eşey hücresinin birleşmesiyle diployit (2n) bir zigot ortaya çıkar; döl de bu hücreden gelişir.Bu eşey hücrelerinin ürediği hücre bölünmesine “meyoz” (ya da “mayoz”) adı verilir.
Meyoz, hayvanlarda erbezleri ile yumurtalıkların içinde, üstün yapılı bitkilerde başçıklarda ve yumurtalıklarda, haployit ile diployit arasında dönüşen organizmalardaysa sporofit (2n) aşamasında yer alır. Meyozda tek bir diployit hücre iki haployit hücreye bölünür; bu hücrelerden her biri, iki haployit hücreye daha bölünür. Bu süreç sırasında, iki kromozom dizisi birbirinden ayrılır; böylece gen çiftlerinin üyeleri de birbirlerinden ayrılmış olur. Bu nedenle, sonuçta oluşan dört eşey hücresinden her biri, her özellik için yalnızca bir gen içerir; aynı ana-babadan gelen farklı eşey hücreleri farklı aleller taşıyabilirler.
Bu nedenle, Mendel’in postulatı (koyutu), fiziksel biçimde şöyle yeniden dile getirilebilir: (1) Genler kromozomlar üstünde yerleşmişlerdir; (2) genler bir kromozom üstünde kendilerine özgü yerler üstünde çift çift bulunurlar; (3) birinci meyoz bölünmesi, gen çiftlerinin üyelerini birbirinden ayırır; döl hücrelerinde bir gen çiftinin üyelerinin eşit sayıda ayrılmasını sağlar; (4) iki hücre bölünmesinde bu hücrelerin kromozomların da yalnızca bir kez kopyalama olduğundan, kromozom sayısı yarıya iner; (5) farklı kromozom çiftleri üstündeki farklı gen çiftleri birbirlerinden bağımsız davranırlar; (6) yumurta hücresi ile spermanın birbiriyle karşılaşması, rastlantısal bir olgudur.
Gen bağlantısı ve çaprazlanma. 1900 yıllarının başlarında Thomas Hans Morgan, Mendel’in karşısına çıkmayan, aynı kromozom çiftine yerleşmiş iki gen çiftinin bulunması durumunu denemek için, sirkesineğinden [Drosophila melanogaster) yararlandı. Bu durumda genler birbirinden bağımsız bir biçimde davranmazlar; çünkü aynı kromozomun üstünde bulunan genler hücre bölünmesi sırasında bir arada kalmaya yönelirler. Buna “gen bağlantısı” adı verilir.
Gen birleşimlerinin, ilk hücre bölünmesi sırasında, benzer kromozomların aynı anda kopması ve her kromozomdan kopan parçaların, kopmuş benzer parçalara bağlanması yoluyla birbirinden ayrılması olasılığı vardır. Bu sürece çaprazlanma (”parça alış verişi” de denir) adı verilir. Çaprazlanma, meyoz sırasında her seferinde, dörtlü bir deste durumundaki herhangi bir kromozom çifti arasında rastlantısal bir biçimde gerçekleşir. Çaprazlanmalar iki hetero-zigot geni (farklı gen ürünleri üreten aleller) içermeleri durumunda, genetik olarak tanımlanabilirler. Bir mikroskop altında bunlar, taç biçiminde yapılar olarak ortaya çıkar ve birleşek (”chiasma” ya da “chiasmata”) diye adlandırılırlar.
Kromozomların işlevi. Günümüzde, genlerin dezoksiri-bonükleik asit (DNA) adı verilen kimyasal maddenin ipliksi uzantıları oldukları ve kromozomları oluşturan kesintisiz bir zincir oluşturdukları bilinmektedir.
Birçok araştırmacı, zincirler halindeki uzun gen topluluklarının, yani kromozomların önemini açıklamak çabasına girişmişlerdir; bazı gen birleşimleri, uyumsaldeğertaşır ve bunların kalıtımlı bir paket halinde aktarılmaları gerekir (bunu sağlayan, kromozom üstünde birbirine yakın biçimde sıralanmış olmalarıdır); birbiriyle ilgili işlevleri bulunan genlerin, çoğunlukla aynı anda etkin duruma getirilmeleri gerekir (birbirlerine çok yakın olmaları tek bir düğme mekanizmasıyla etkinleştirilmelerine olanak verir); genlerin birimler halinde “ambalajlanmış” bir durumda olmaları, hücre bölünmesinde yavru hücrelerin düzgün biçimde üretilmesini kolaylaştırır.
Çaprazlanma ve genlerin bağımsız ayrılmaları, dölde genlerin, ana-babanınkinden farklı sıra düzenlerinde birleşmeleriyle sonuçlanır. “Yeniden birleşme” denilen bu sürecin, yeni genotiplerin ortaya çıkmasında önemli rol oynayan bir mekanizma olduğuna inanılmaktadır. Yeniden birleşme, çoğunlukla, birbirinden çok geniş bir biçimde ayrılmış durumda bulunan genler arasında olur; bununla birlikte birbirlerine çok sıkı biçimde bağlı genlerin de, az da olsa yeniden birleşme olasılıkları vardır.