Frengi
Cinsellikle ilgili hastalıklardan en eski olan frengi veya günümüzdeki adı ile sifiliz, bazılarına göre ilk kez Amerika’dan Kristof Kolomb’un tayfaları ile Avrupa’ya yayılmıştır. Bazı yazarlar İncil’deki forumlara dayanarak hastalığın daha da eski olduğunu ileri sürerler. 16. yüzyılda şiddetli gelişen salgınlar yapan hastalık niboyet 20. yüzyılda etkeni bulunduktan sonra kontrol altına alınabilmiş ve tedavi edilmeye başlanmıştır. Frenginin etkeni (Treponema pallida) adı eriten bir mikroptur. Tirbişon biçiminde ince uzun kıvrımlar gösteren bu mikrop çok hareketli ve kuruluğa dayanıksızdır. ancak nemli ve havasız yerlerde yaşayabilen bir mikroptur. Cinsel temasla bulaşan hastalığın üç devresi vardır. Frenginin birinci ve ikinci devrelerinde cilt yaralarında hastalık etkeni olan spiroket bulunur, üçüncü devre frenginin deri belirtilerinde ise mikrop tesbit edilemez. Frengili hastaların ağız ve cinsel bölgelerinde mevcut yara veya kondilomata lata denen siğil gibi lezyonlarmda frengi mikropları bol miktarda bulunur. Bulaşma genellikle % 97 oranında cinsel ilişki esnasında veya % 3 oranında eşyalarla dolaylı olarak meydana gelir. Sağlam şahısların deri ve mukozalannda mevcut ufak çatlak veya sıyrıklardan lenf yollarına geçen frengi mikrobu, birkaç saat içinde kanda yayılarak, gizli bir septisemi yapar. Hastalığa yakalandıktan, yani mikrobun vücuda girmesinden -genellikle 3-4 hafta sonra bu noktada şankr denen bir yara meydana gelir. Bu yara ile birlikte, etrafında şişmiş olan lenf ganglionu (adeno-pati) hastalığın ilk belirtisi olarak görülür. Buna primer kompleks denir. Yaranın çıkmasından iki hafta sonra yapılacak kan muayenelerinin müsbet bulunması ile teşhis konulabilir. Yara genellikle 3-6 haftada kendiliğinden iyileşir.
Hastalığın ikinci devresi deride çok değişik belirtilerle başlar. Deri hastalıklarında rozeol, plak mükoz, aiopesi v.b. gibi tıbbi terimlerle anılan bu belirtiler temastan 2 ay sonra, başka bir deyişle yaranın çıkmasından 40 gün sonra görülmeye başlar ve 3-5 sene devam eder. Frengi enfeksiyonunun veya hastalığın û-çüncü devresi, doku harabiyetinin başladığı gom denen yuvarlak,sert teşekkülerin meydana geldiği devredir. Bu devrede deri belirtilerinden başka diğer birçok organda {eklem, kas, kemik, akciğer, mide, karaciğer, böbrek, mesane, beyin) gom denen karakteristik şişlikler ve yaralar çıkar. Sinir sisteminde frengiye bağlı felçler (De-mentia paralytica, Tabes dorsalis) görülür.
Frengi hastalığının teşhisine önce lezyon-dan alınan akıntıda mikrobu aramakla başlanır ve kesin teşhis ancak bu şekilde konur. Serolojik teşhis için yapılan kan muayeneleri (Wassermann, Kolmer, Kahn, VDRL, Nelson-Mayer testleri) hastalığın mutlaka frengi olup olmadığını kesin olarak bildirmez. Bu konuda uzman olanlar testleri klinik bulgularla beraber değerlendirerek sonuca varırlar. Üçüncü devre frengilerinde gamlardan yapılacak biopsi teşhise yardımcı olmaktadır.
Frengi tedavisinde eskiden kullanılan arsenik (salvarsan), bizmut, cıva ve iyotlu preparatların ancak tarihi değeri kalmıştır. Bugün için tek ve etkili ilaç penisilindir. Penisilinin ilk enjeksiyonundan sonra bazen ateşin 40-41 °C’ye kadar yükselmesi şeklinde görülen Hencheimer reaksiyonu frengi mikroplarının parçalanmasına bağlı olarak meydana gelebilir. Tedavide penisilin ilk gün 2.400.000 ünite, sekizinci gün 1.200.000 ünite olmak üzere toplam 3.600.000 ünite yapılır. Serum testleri pozitif olanlara 15 gün sonra 1.200.000 ünite daha yapmak gerekir.