Baş Ağrısı
Baş ağrısı tamamen kişiye bağlı sübjektif bir duygu olarak hemen herkesin karşılaştığı bir şikâyet konusudur. Bazen kafa derisinde yüzeysel olarak şiddetli ve yanıcı ağrı şeklinde, bazen daha derinde kunt ağrı halinde duyulur. Kusma ile birlikte olan baş ağrıları hemen daima kafa içindeki bir rahatsızlığa bağlıdır. Hastaya çığlık attıracak kadar şiddetli olanlar beyin zarları ile ilgili hastalıklarda görülür. Zonklayıcı tipte başağrıları ise damarlarla ilgilidir.Bir kafa travmasından sonra meydana gelen ağrılarda beyin zarları içine kan toplanması (Subdurai hematom) ihtimalini düşünmelidir. Ayrıca ense kaslarının gerginliğinin artması sonucu ara sıra gelen veya hiddetlenince ortaya çıkan ruhsal kökenli başağrıları da vardır. Strese bağlı bu tür ağrılar kas gevşetici yani miyorelaksan denilen ilaçlarla iyileşebilir.
Baş ağrılarının üç yüzden çok farklı türü mevcuttur. Birçoğunun neden kaynaklandığı şu anda tam anlaşılmamış olmakla birlikte çoğunlukla iyi huylu özellik sergiliyor. Fakat kimi zaman ciddi ve hayatı tehdit eden sebeplerle ilişkili olabiliyor.
Baş ağrıları bütün dünyada doktora başvurularda en çok şikayet edilen hastalıkların başında geliyor. Kadınların yüzde beşi ve erkeklerin yüzde 2.8’i her sene yüz seksen gün ve üzerinde süreyi baş ağrılarıyla geçiriyor. Baş ağrılarının üç yüzden fazla farklı türü mevcuttur. Pekçoğunun kökeni halen tam anlaşılmamış olmakla beraber genellikle iyi huylu özellik sergiliyor. Ancak bazen ciddi ve yaşamı tehdit eden nedenlerle ilişkili olabiliyor.
Baş ağrıları hemen tüm dünyada Uluslararası Baş ağrısı Birliğinin(IHS) belirlediği kriterlerle sınıflandırılıyor. Oldukça geniş kapsamlı olan bu sınıflamaya göre; primer ve sekonder olmak üzere 2’ye ayrılıyor.
Primer (birincil) baş ağrıları:
Baş ağrısını açıklayacak herhangi bir sistemik ya da beyin hastalığı olmuyor. Bu grupta migren, gerilim tipi baş ağrıları, küme baş ağrısı gibi baş ağrısı türleri yer alıyor.
Sekonder (ikincil) baş ağrıları:
Bu türde beyinde sistemik olarak bir hastalık bulunuyor ve ağrılar bu hastalıkla ilişkili oluyor. Baş ağrısının hangi grupta olduğunu tespit etmek için, geniş bir anamnez, nörolojik muayene, beyin görüntülemesinin yanı sıra , kan ve idrar tahlilleri, EEG , gereken durumlarda lomber ponksiyon yani belden su alma işlemlerinin yapılması icap ediyor
MİGREN
En çok primer baş ağrısı sebebi olan migren, damarsal kökenli, akut ataklarla giden sürekli bir hastalık. Kadınların ortalama yüzde on sekizi, erkeklerin yüzde altısında görülüyor. Migrenli hastaların yaklaşık yüzde yetmişinde ailede migren hastalığı bulunuyor. Migren atakları esnasında hastaların yüzde sekseninde aşırı baş ağrısı ve bunla beraber bazı bulgular görülüyor. Bunların üçte birinde bu hastalık hissi günlük yaşamını sürdürmelerini engelliyor ve yatak istirahati dahi gerektirebiliyor. Hastalık, hem günlük yaşam kalitesini düşürmesi hem de iş gücü kaybı ile ciddi ekonomik yük oluşturuyor.
Belirtileri:
Uzmanlar, bazıları seyrek görülen birçok migren türü belirlemiş. Auralı (öncül belirtili) migrende baş ağrısı öncesinde ışıklar, zik zaklar, renkler görme şeklinde çoğunlukla görsel belirtiler gelişiyor. Aurasız, yani öncül belirtileri olmayan migrende ataklar aniden ortaya çıkıyor. Migren atağı sırasında genelde sağ veya sol yarım baş ağrısı vardır. Bu ağrı zonklayıcı, orta veya çok şiddetli bir baş ağrısıdır. Ağrıya mide bulantısı, kusma isteği veya kusma, ışık ve sese karşı hassasiyet, bazen ağrı olan tarafta uyuşmalar da eşlik edebiliyor. Ataklar ortalama 4-72 saat sürebiliyor. Ataklar sırasında birçok hasta sessiz ve karanlık bir odada yatma ihtiyacı hissediyor.
Nedenleri neler?
Migren ataklarını tetikleyen bazı durumlar olabiliyor. Bunlar adet dönemi, yumurtlama dönemi, doğum kontrol hapı kullanımı, hormon yerine koyma tedavileri gibi hormon dengesinde değişiklik yapan durumlar, alkol, konserve yiyecekler, aspartam (tatlandırıcılarda bulunur) gibi maddeler, çikolata, eski peynir, öğün kaçırma gibi beslenme ile igili durumlar, stres, üzüntü, depresyon, aşırı fiziksel aktivite ve yorgunluk, aşırı ve parlak ışıklı, floresan aydınlatmanı mekanlar, uykusuzluk, aşırı uyku, damarlarda genişleme yapan bazı ilaçlardır.
Teşhis nasıl konuyor?
Migren tanısı konması için bu özeliklerin yanı sıra hastanın gerekli incelemelerinin yapılıp baş ağrılarına neden olabilecek başka bir hastalığın olup olmadığının kanıtlanması gerekiyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Migrenin iki tip tedavisi var. Biri atağı durdurmaya diğeri ise ataklardan korumaya yönelik tedavidir. Atak tedavisi sadece atak sırasında kullanılıyor. Ağrıların şiddeti ile süresine ve hastanın durumuna göre basit ağrı kesiciler ya da özel migren ilaçlarından yararlanılıyor. Şiddetli bulantı-kusmaları ve atak sırasında aşırı huzursuzluğu olan hastalarda bu şikayetlere yönelik tedaviler gerekebiliyor. Ataklardan korumaya yönelik tedavinin birinci basamağı ise atağın sıklık ile şiddetini azaltmak. İkinci olarak da ilk basamak başarılı olduğu takdirde hastanın kullanmakta olduğu ağrı kesici miktarını azaltmak ve onun yaşam kalitesini yükseltmek. Kullanılan ilaçlar çok çeşitli gruplardan oluşuyor. Bunlar epilepsi(sara) ilaçları, depresyon ilaçları, hipertansiyon ilaçları, magnezyumlu bazı ilaçlar olarak gruplandırılabiliyor. Bu ilaçların hangisinin seçileceğine migrenin tipi, atakların sıklığı, ataklar sırasında eşlik eden şikayetlerin özellikleri, hastanın yaşı, başka hastalıklarının olup olmaması gibi durumlara göre ilgili hekim karar veriyor. Kadınların ortalama yüzde 18’i, erkeklerin yüzde 6’sında görülüyor.
GERİLİM TİP BAŞ AĞRILARI
Primer başağrıları grubundaki diğer bir ağrı tipini ise gerilim tipi baş ağrısı oluşturuyor. Bu baş ağrıları kaslarda gerginlik ve stres sonucu ortaya çıkıyor.
Tanı nasıl konuyor?
Gerilim ağrıları olan hastalar baş ağrılarını genelde basınç ya da gerilme şeklinde tarif ediyorlar. Ağrılar migrenin aksine hafif- orta şiddette seyrediyor. Genelde iki taraflıdır, aşırı fiziksel aktiviteyle alevlenmeleri olmuyor. Bulantı, kusma, ışık ve ses hassasiyeti olmuyor. Tanı için bu özeliklerin yanı sıra yine baş ağrısının başka hastalıkla ilişkili olmadığının kanıtlanması gerekiyor. Eğer yılda yaklaşık 180 günü ağrıyla geçirmeye neden oluyor ve her ağrı atağı 30 dakika ile 7 gün arası sürebiliyorsa tekrarlayan gerilim baş ağrısından söz ediliyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Şiddetli dönemlerde basit ağrı kesiciler kullanılabiliyor. Ancak sık tekrarlayan ataklar varsa koruyucu tedavi olarak, hastanın yaşı ve diğer hastalıkları göz önüne alınarak ilgili hekim tarafından depresyon ilaçlarına başlanabiliyor. Koruyucu tedavinin amacı yine kullanılan ağrı kesici miktarını azaltmak ve yaşam kalitesini arttırmak. Migren ve kronik gerilim tipi baş ağrıları olan hastalarda bazı psikiyatrik bozuklukların birlikteliğine oldukça sık rastlanıyor. Psikiyatrik problemlerin de ilgili uzman tarafından değerlendirilmesi tedavi başarısında artış sağlayabiliyor.
KÜME BAŞ AĞRILARI
Küme baş ağrılarında, saniyeler süren şiddetli ağrı atakları arka arkaya kümeler halinde geliyor. Bu tip baş ağrısı genelde erkeklerde görülüyor. Ağrı çoğunlukla göz çevresi ve şakakta yoğunlaşıyor ve tek taraflı oluşuyor. Gözde kızarma, yanma, sulanma gibi belirtiler olabilir. Ağrı çok hızlı başlıyor, 10-15 dakikada zirve yapıyor ve 30-45 dakikada sonlanıyor. Ataklar 7 gün de bir görülebileceği gibi yılda bir sıklığında da olabiliyor. Ağrısız dönemlerin süresi 2 haftadan yıllara kadar uzayabiliyor. Ataklar alkol, sigara ve damarlarda genişlemeye yol açan ilaçları kullanmakla tetiklenebiliyor.
Tanı nasıl konuyor?
Yukarıda belirtilen özelliklerin yanı sıra ağrıların başka bir hastalıkla ilişkili olmadığının tetkiklerle kanıtlanması gerekiyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Atak esnasında hastaya yüksek miktarda O2 solutuluyor ve migren ilaçları kullanılıyor. Atağı önüne geçmek için hipertanisyon, epilepsi diğer adıyla sara ilaçlarının bazıları ve bazı ilaçlara, ilgili doktor kontrolünde başlanabiliyor. Genellikle migren ve gerilim baş ağrılarında tedavinin sonuçsuz olmasının en önemli sebebi, hastanın tedaviye uyum göstermemesi.
Özellikle koruyucu tedavilerin etkileri üç haftadan sonra ortaya çıkıyor ve 1. haftada birtakım yan etkileri meydana gelebiliyor. Hastalar ilaçları ilk hafta içinde ya da üç haftalık periyod sonunda bırakabiliyor. Bir grup hasta da tedavide başarı sağlandığı anda iyi olduğunu düşünerek tedavisini yarıda bırakıyor. Tedavi edilmemiş farklı türden baş ağrıları günlük kronik baş ağrısı denilen ve genellikle hemen hiç geçmeyen, tedavisi oldukça güç olan bir baş ağrısı tipine dönüşebiliyor. Bu nedenle tüm tedavilerin ilgili hekim tarafından belirlenmesi ve takip edilmesi gerekiyor.
VERTİGO (BAŞ DÖNMESİ)
Baş dönmesi, nöroloji kliniklerinde sık karşılaşılan şikayetlerden birini oluşturuyor. Çoğu zaman altında önemli bir hastalık bulunmayan ve kendiliğinden düzelen bir belirti olarak ifade ediliyor. Ancak bazen çok ciddi nörolojik bir hastalığa da işaret edebiliyor. Vücudumuzun mekandaki pozisyonundan haberdar olmayı ve dengemizi sağlayan bazı mekanizmalar var. Göz, iç kulaktaki denge organı, kas ve eklemlerden kalkan uyarılarla sürekli baş ve vücudun diğer kısımlarının birbiriyle ve mekandaki yerleri hakkında beyne bilgi geliyor. Bu mekanizmalarda bozukluk olunca denge bozukluğu ya da baş dönmesi ortaya çıkıyor. Baş dönmesi çok karşılaşılan bir hastalık. Fakat bu rahatsızlığı yaşayan kişiler çok farklı şeyleri baş dönmesi olarak dile getiriyorlar. Vertigo, hastanın kendi bedeni ya da çevrenin etrafında gerçekten dönmekte olduğunu zannetmesiyle gelişen bir tablo. Bu biçimde bir dönme hissi olmadan ortaya çıkan vertigo ise yalancı vertigo(dizzness) olarak tanımlanıyor.
Belirtileri neler?
Vertigo çok şiddetli olduğunda hastalarda gözlerde sıçrayıcı hareket, bulantı ve kusma, ayakta duramama şeklinde belirtiler de olabiliyor.
Nedenleri:
Vertigo; iç kulak, denge siniriyle ilgili hastalıklar, beyin sapı ve beyinciği tutan hastalıklarda görülebiliyor.
Meniere hastalığı: iç kulakla ilgili bir rahatsızlık. Hasta dakikalar veya saatler süren ataklar halinde tekrarlayan vertigodan yakınıyor. Bu sırada ayakta duramıyor, en ufak baş hareketiyle şiddetli vertigo gelişiyor. Genelde bulantı, kusma ve kulak çınlaması eşlik ediyor. Atakların tekrarlaması hasta olan iç kulak tarafında işitme kaybına neden oluyor.
İyi huylu tekrarlayıcı Pozisyona bağlı vertigo: İç kulakla ilgili bir rahatsızlık.Başın belli bir pozisyonunda ortaya çıkan, vertigo ve gözde sıçrayıcı hareketlerle karakterize iyi huylu bir hastalık olarak belirtiliyor. Saniyeler içinde gelip geçiyor, başın aynı pozisyona getirilmesiyle yeniden başlıyor.
Diğer nedenler: Beyin sapı- beyincik birleşme bölgesinden denge siniri geçiyor. Bu bölge tümörlerinde vertigo, kulak çınlaması, giderek artan işitme kaybı olabiliyor. Beyin sapı ve beyincik damar tıkanma ve kanama durumlarında da baş dönmesi gelişebiliyor. Ancak bu durumlarda birçok bölge fonksiyonunu kaybettiği için kafa sinirlerinin çoğunda tutulum, bir taraf kol-bacakta felç gibi nörolojik bozukluklar görülebiliyor.
Multiple Skleroz hastalığında beyin sapı ve beyincik, göz tutulumları olabiliyor ve vertigo, dengesizlik gibi şikayetler yapabiliyor. Oturma kalkma esnasında gelişen tansiyon düşüklüğü, çeşitli kalp hastalıkları, ağır kansızlıklar ve metabolik bozukluklar vertigo yapabiliyor uzmanlara göre. Boyun kemiklerinde bozulmalar ve kireçlenmeler bu kemiklerin içinden geçen ve beyin sapı ile beyinciği besleyen damarları sıkıştırarak vertigo yapabiliyor. Uzmanlara göre, bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda da yineleyen vertigo şikayeti olabiliyor.
Yaşlı ve birçok hastalığı olan (özellikle diabet gibi) kişilerde sürekli yalancı vertigo ve dengesizlik şikayetleri ortaya çıkabiliyor.
Tanı nasıl konuyor?
Vertigo teşhisi konulması için bir dizi tetkik gerekiyor. Hastanın vertigosunun gerçek olup olmadığının anlaşılabilmesi için ayrıntılı sorularla öykü alınıyor. Ardından dikkatli bir nörolojik muayene yapılması gerikiyor. Beyin görüntülemesi istenecekse beyin magnetik rezonanslı(MR) görüntüleme tercih ediliyor.
Zira MR beyin sapı ve beyin sapı-beyincik birleşim yerini, iç kulak yapılarıyla ilgili iltihabi halleri daha teferruatları gösteren bir tetkik. Gereken hallerde kulak-burun-boğaz(KBB) muayenesi ve odiyometrik(işitme ilgili) testler yapılıyor. Rutin kan tetkiklerine bakılıyor. Başka bir çok hastalıkla ilişkili olduğu yönünde şüphelenilen hastalarda ileri incelemelere başvuruluyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Vertigo beyin damar hastalığı, MS, beyin tümörü, boyun kemiklerinde kireçlenme gibi hastalıklarla ilişkili ise bu hastalıklara yönelik özel tedaviler uygulanıyor.
İç kulakla ilgili vertigolarda genelde tedavi hastanın şikayetlerini hafifletmeye yönelik uygulanıyor. Kulak Burun Boğaz tarafından uygulanan bazı özel baş manevraları da tedavide kullanılıyor. Sık yineleyen vertigo atakları olan hastalar için çeşitli tedavilerle atak önleyici tedaviler oluşturulmaya çalışılıyor.