Anksiyolitikler
Anksiyolitikler (Bunaltı Gidericiler, Hipnotikler ve Uyku İlaçları)
Bunaltı (anksiyete), her bireyin kendisi için vazgeçilmez değeri olan bir varlığı (sağlık, bir nesne, bir kişi, politik ya da dinsel inanç) kaybedeceği kuruntusu içinde olduğu hoşa gitmeyen bir duygulanımdır. Nesnesi olmayan bir korku olarak da tanımlanabilir; bazen işlevsel ya da organik rahatsızlıkların (kalp-dolaşım, mide-bağırsak, solunum ve üreme organlarıyla ilgili belirtilerle ortaya çıkan psikosomatik hastalıklar) nedeni olabilir.
Bunun gibi ruhsal açıdan normal bir bireyde de bunaltı gerçek nesnel zorlukların sonucunda ortaya çıkabilir.
Hastalık belirtisi olarak bunaltı gerçek durumlara bağlı değildir ve bireye zarar verir; bireyin toplumsal uyumunu, ruhsal ve bedensel işlevlerini bozarak sorunlarının üstesinden gelmesini engeller.
Bu durumlarda kişiye bunaltı giderici ilaçlar verilmeli ya da ruhsal tedavi uygulanmalıdır. Uyku sağlık için vazgeçilmez bir unsurdur. Uyku bozuklukları, kişinin genel durumunun yanı sıra ruhsal dengesini de olumsuz yönde etkiler. Uykuya dalmada zorluk, geceyarısı ya da sabaha karşı uykunun kaçması gibi çeşitli uykusuzluk türleri vardır. Uykuda azalma olduğunda uykusuzluğun nedenlerini ortaya çıkarmak gerekir.
Uykusuzluk uzun süreli zihinsel yorgunluk, uyku-uyanıklık ritminin tersine dönmesi, uygun olmayan uyku koşulları gibi etkenlere bağlı olabilir. İç organlardaki bozukluklar da (solunum, sindirim, dolaşım ve sinir sistemi hastalıkları) da uykusuzluk nedeni olabilir. Uykusuzluğun nedeni belirlendikten sonra bunun ortadan kaldırılması sorunu çözer.
Nedene yönelik tedavi etkisiz kalırsa uyku ilaçlarına başvurulur.
Bunaltı giderici ilaçlar, bunaltıyı ve ruhsal hastalıklardaki gerginlik duygusunu ortadan kaldırır. Bunaltı giderici etki, uykuya dalmayı da kolaylaştırır.
Bunaltı giderici ilaçların kullanımı, belirli bir rahatlık duygusu sağlaması ve uykuyu kolaylaştırması nedeniyle yaygınlaşmıştır. Günümüzde bu ilaçlar hekimin önerisi olmaksızın, günlük yaşamda sık karşılaşılan gerginlikten kurtulmak ve gevşemek amacıyla da kullanılmaktadır.
Bunaltı giderici ilaçlar kullanılırken şu etkenler göz önünde tutulmalıdır:
• Bu ilaçların uzun süre kullanılması kişinin ruhsal durumunu etkileyerek kişilik değişikliklerine (zihinsel etkinliklerde azalma, uyanlara yanıtta yavaşlama, sorumluluktan kaçma eğilimi, duygularda ani değişiklikler) yol açabilir.
• Yatıştırıcılar, bazı ilaçların ve alkolün merkez sinir sistemindeki baskılayıcı etkisini artırır.
• Uyku ilaçları, doğal uykuyla aynı özellikleri taşıyan bir uyku sağlar. Genellikle refleks ve duyular zayıflamaz, örneğin, uyku bir ağrı ile kesilebilir ya da kişi sarsılarak uyandınlabilir.
Günümüzde kullanılan ilaçlar şu alt gruplara ayrılır:
• Benzodiyazepinler: Bunlar fizyolojik uykuya yakın özellikleri olan bir uyku hali sağlar.
• Barbitürat türevleri: Kişinin normalden ağır olarak algıladığı bir uyku hali sağlar. Uzun süre kullanılırsa bağımlılık oluşturur. Kimyasal bağımlılıktan çok ruhsal bağımlılığa yol açabilir. Özellikle barbitürat grubu uyku ilaçları aniden kesilirse, yoksunluk belirtileri görülebilir.
Benzodiyazepinler aşağıdaki durumlarda kullanılır:
• Bunaltı ve gerilim durumunda, bunaltıyla birlikte görülen ruhsal çöküntülerde (depresyon), çeşitli psikosomatik hastalıklarda;
• Çırpınmayı önleyici (antikonvülsif) özellikleri nedeniyle benzodiyazepinler sara tedavisinde, çocuklarda yüksek ateşe bağlı havale nöbetlerinin önlenmesi ve tedavisinde;
• Bazen kas gevşetici etkilerinden yararlanılarak özellikle yüz kaslarını ilgilendiren gerginliklerde.
Benzodiyazepinlerin toksik etkisi düşüktür, yan etki ender görülür. Yorgunluk, uyku eğilimi, baş dönmesi ve ender olarak, özellikle yaşlı hastalarda aşırı hareketlilik görülebilir. Yüksek dozlarda ve damardan verildiğinde benzodiyazepinler tansiyon düşmesine ve kalp ritminde değişmeye neden olabilir. İlacın dozu kullanılan ilaca, uygulama yoluna, hastaya ve ilacı kullanma koşullarına göre değişir.
Benzodiyazepinler alkol ile birlikte alındığında sinir hücreleri arasındaki bağlantılarda (sinapslar) ileti geçişini yavaşlatarak reflekslerde zayıflamaya yol açar. Uyku ilacı olarak kullanılan barbitüratlar, merkez sinir sistemini etkileyerek solunumu baskılar.
Barbitüratları başlattığı uykudan uyananlarda sıklıkla sersemlik, başta ağırlık duygusu gibi hoşa gitmeyen belirtiler görülür.
Barbitüratlar karaciğerde parçalanır ve böbrek yoluyla atılırlar. Ağır böbrek ya da karaciğer yetmezliği varsa barbitürat kullanılmamalıdır. Barbitürat kullanımı sırasında kolayca bağımlılık oluşabildiğinden, mutlaka hekim kontrolü gereklidir.
Sıklıkla intihar amacıyla aşırı doz alındığında merkez sinir sisteminde baskılanma, solunum durması, dolaşım şoku, nabızda yavaşlama, vücut ısısında düşme, böbrek yetmezliği ve koma ortaya çıkar.