Akut Romatizmal Ateş
Üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra görülen bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Streptokok adı verilen mikropların vücutta meydana getirdikleri yabancı madde (antijen) ve bu maddeye karşı vücutça geliştirilen koruyucu maddelerin (antikorlar) birleşerek kolajen dokularda meydana getirdikleri iltihabî reaksiyon sonucu oluşur.
Bu reaksiyon kalp kapaklarına, kalp adalesine, kalp zarlarına yerleşerek değişik bozukluklara yol açar. Kalp kapaklarının büzüşmesine, kısalmasına sebep olur. Bu yüzden kalp kapakları ya daralır ya da iyi kapanamadığından kanın bir kısmı geri kaçar. Kapaklarda meydana gelen bu değişiklikler sebebiyle kalp odacıkları genişler ve kalp kasılma ve gevşeme hareketini iyi yapamaz. Kalp yetersizliği meydana getirir. Genellikle A grubu beta hemolitik streptokokların yaptığı üst solunum yolu enfeksiyonlarından (yani bademciklerin iltihaplanmasından) 20 gün sonra ortaya çıkar. İlkokul çağlarındaki çocuklarda daha sıktır. 2 yaşın altında görülmesi nadirdir. 40 yaşından sonrada çok seyrek görülür. İlk yıllarda nüks sıktır. 4-5 yıl sonra nüksler azalır. Bakteriyel alerji ve özbağışıklık eksikliği sebebiyle bazı kişilerde bu hastalığın meydana gelmesi daha kolay olmaktadır.
Daha önce romatizmal ateş geçirmiş olanlarda yeni bir streptokok enfeksiyonunun romatizmal ateşe sebep olma ihtimali % 50 oranındadır.
Hastalık sosyoekonomik yönden fakir toplumlarda, rutubetli yerlerde yaşayanlarda daha sık görülür.
Belirtileri:
Hastalığın başlangıç belirtileri çok değişik olabilir. Majör ve minör olmak üzere iki grup belirtisi vardır.
En önemli belirtileri: Eklemlerde şişlik, kızarıklık ve ağrı, kalp zarlarında iltihap ve buna bağlı birtakım bozukluklar (kalp yetersizliği, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi), kemiklerde ve kas kirişleri üzerindeki deride küçük, 0,5-2 mm çapında, ağrısız, yuvarlak nodüller, deride kaybolup yeniden ortaya çıkan kırmızı lekeler, merkezî sinir sisteminin tutulmasına bağlı sinirlilik, huzursuzluk, kaslarda zafiyet, kuvvetsizlik, anormal vücut hareketleri, ateş ve karın ağrısı gibi belirtilerdir. Boğaz enfeksiyonundan 1 ila 5 hafta, ortalama 15-20 gün sonra görülür.
Bazen bu belirtiler çok aşikârdır ve hastalık birden ortaya çıkar. Bazen başlangıç yavaş seyredebilir. Genel bir yorgunluk, iştahsızlık, hafif ateş gibi genel hastalık belirtileriyle sinsi bir şekilde başlar.
Hastalığın gidişi. Romatizmal ateş hastalığının ortalama müddeti 3 aydır. Bir kısım vakalarda 6 ay kadar sürebilir. Nüksler genellikle hastalığın ortaya çıkmasından sonra ilk 3-5 yıl daha sıktır, giderek seyrekleşir. İlk yıl içerisinde nüks ihtimali ise çok yüksektir. İlk hastalıkta kalp hastalığı olmayabilir. Kalp hastalığı olduğunda ve sık sık boğaz enfeksiyonu olanlarda nüksler daha sık görülür.
Romatizmal ateş hastalığı şiddetli ve uzun sürerse, sık sık nüksederse kalp hastalığının ortaya çıkması sıklaşır. Hastalığın şiddetine göre kalp kapağındaki bozukluk artar. Bir veya birden fazla kapak hastalığa iştirak edebilir.
Genellikle mitral kapak daha sonra aort-triküspit kapak hastalığa iştirak eder. Pulmoner kapakta görülmesi daha nadirdir. Mitral kapak darlığı en sık görülenidir. Mitral yetersizliği, aort kapak yetersizliği ve darlığı, mitral darlığı ile aort yetersizliği, mitral kapakta hem darlık hem yeterlik gibi kombinasyonlar da sık görülür.
Kalp hastalığının şiddeti ve seyri kalp kapaklarında ve kalp kasında romatizmal ateşin yaptığı tahribata bağlıdır. Romatizmal ateş hastalığı ne kadar erken tedavi edilirse ve nüksler önlenirse kapaklardaki tahribat azalır ve hastalık daha iyi seyreder.
Teşhis ve tedavi: Romatizmal ateş teşhisi ve kalp kapaklarında hastalık olup olmadığı yapılacak fizik muayene ve laboratuvar tetkiklerinden sonra kolaylıkla ortaya çıkarılailir. Hastalık teşhis eğdildîğinde gerekli tedavisi hekim tarafından yapılacaktır. İlaç tedavisi yanında mutlak yatak istirahatı gerekir. Tedavideki en önemli husus korunma tedbirleri ile hastalığın başlamasını ve nüksleri önlemektir. Alınacak birtakım korunma tedbirleriyle toplumdaki romatizmal ateş ve buna bağlı kalp hastalıkları önemli derecede azıltılabilir.
Boğaz enfeksiyonlarının erken ve uygun şekilde tedavisi romatizmal ateşin başlangıcını önler. Bu nedenle özellikle ilkokul çağındaki çocuklarda (5-10 yaş) yapılacak toplum taramalarıyla alınacak boğaz kültürlerinde streptokokların yaptığı boğaz enfeksiyonları tespit edilip gerektiği şekilde tedavi edilirse hastalığın toplumda yayılması önlenebilir. Sık sık boğaz enfeksiyonu geçiren kişilerde devamlı antibiyotik tedavisi uygundur.
Romatizmal ateş geçirmiş kalp hastalığı olan veya olmayanlarda ise yeni nüksler önlenmelidir. Bunun için hastalara her 21 -30 günde bir uzun tesirli penisilin tedavisi yapılmalıdır.
Romatizmal kalp hastalığı olanlarda ikinci bir koruyucu tedavide bakteriyel endokarditin önlenmesidir. Bu hastaların diş çekimi, ürolojik, jinekolojik, cerrahî tedavilerinde girişimlerden önce mutlaka antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır.
Romatizmal kalp hastalığının derecesi ve gidişi romatizmal ateş sırasında kapaklarda meydana gelen değişikliklere bağlı olarak değişir. Kapaklarda meydana gelen birinci ve ikinci derecedeki bozukluklar kalbi fazla yormayacağı için çoğu kez hastalarda çok mühim şikâyete sebep olmaz. Üçüncü ve dördüncü derecedeki kapak boşlukları, kalbi daha fazla yükledikleri için bu hastalarda kalp yetmezliği belirtileri görülür. Bu belirtiler eforla ve gece gelen nefes darlığı, öksürük, bacaklarda ve karında şişlik, dudaklarda morarmadır.
Hastaların bu şikâyetlerine göre yapılacak tedavilerin yanında hastaların alması gereken birtakım tedbirler vardır. Bu tip hastaların kalpleri, kapaklarındaki bozukluk nedeniyle zaten yük altındadır. Bunlara ilaveten tuzlu yemek, sigara içmek, fazla efor yapmak kalbin yükünü çok daha artıracaktır. Bu nedenle hastalar yemeklerindeki tuzu azaltmalıdırlar. Sigara içmemelidirler. Eforu kısıtlamalıdırlar. Kendilerini fazla yormadan yavaş yavaş artırılarak yapılacak düz yoldaki yürüyüşler faydalıdır. Ancak nefes darlığına rağmen ağır beden hareketleri yapmak kalbe zararlı olur. Kadın hastalarda gebelik ve doğum, kalbin işini artırır. Bu tip hastalar, hamilelikten ve evlilikten önce mutlaka doktora danışmalıdırlar.