Ağızdan Alınan Pıhtılaşmayı Önleyici İlaçlar
Pıhtılaşmayı önleyici etkisi olan ilk bileşik (dikumarol) 1941’de çürümüş samanla beslenen hayvanlarda görülen bir kanama hastalığının incelenmesiyle bulunmuştur. Bunun ardından pıhtılaşmayı önleyici Özelliği olan ve tedavide başarıyla kullanılabilen çok sayıda bileşik elde edilmiştir. Ağızdan alınan pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar yapısal olarak K vitaminine çok benzer; K vitamini ile yarışarak karaciğerde K vitaminine bağımlı olarak bireşimlenen faktör II (protrombin), VII, IX ve X’un düzeyini azaltır. K vitamini eksikliğinde yukarıda belirtilen faktörler karaciğer hücrelerinde bireşimlenirse de etkisizdir.
K vitamininin başlıca kaynağı besinlerdir (sebzeler ve karaciğer); yağda çözündüğünde vücutta emilmesi için safra gereklidir. Bağırsak bakterilerinin ürettiği K vitamini de önemli bir kaynaktır; bu kaynak, ağızdan uzun süre antibiyotik alanlarda bağırsaktaki bakteri florası zarar gördüğünden tükenmektedir.
Ağızdan alınan pıhtılaşmayı önleyici ilaçların kandaki pıhtılaşma faktörleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur; bunlar K vitamininin II, VII, IX ve X pıhtılaşma faktörlerini üretmesini engelleyerek dolaylı olarak etki gösterir. Bu mekanizma ağızdan alınan pıhtılaşmayı önleyici ilaçların neden hemen etki etmediğini ve ilk etkinin ortaya çıkması için 12-24 saat geçmesi gerektiğini açıklar. İlaçların bağırsaklardan emilmesi ve karaciğer hücrelerindeki pıhtılaşma faktörlerinin üretimini durdurması için gerekli olan süre de 12-24 saattir.
K vitaminine karşıt etki gösteren, ağız yoluyla alındığında da etkili olan ve bu yüzden daha rahat
Kullanılan pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar, heparin tedavisinin uygulandığı durumlarda kullanılır. Bu ilaçlar pıhtılaşmayı önleyici etkinin hemen başlamasının gerekmediği durumlarda yeğlenir.
Bir başka kullanım alanı da akut durumların tedavisi için damar yolundan başlatılan heparin tedavisi sonrasında klinik belirtilerin kaybolması ve olayın adiliğinin ortadan kalkmasıyla başlanan tedavidir. Bu durumda söz konusu ilaçlar heparin tedavisinin kesilmesinden buya da iki gün önce, heparinle birlikte tedavi dozunun yarısı kadar verilmeye başlanır; sonraki günlerde APTT (aktif parsiyel [kısmi] tromboplastin zamanı) ve protrombin zamanı kontrol edilir.
Ayrıca, ekonomik açıdan ve kullanım kolaylığı açısından çok avantajlı olan bu ilaçlar aşağıdaki durumlarda genellikle uzun süre kullanılır: Kalp kapağı protezi taşıyanlarda, kulakçık fibrilasyonuyla (kulakçık kasılmalarının işlevsiz ve düzensiz seğirmelere dönüşmesi) birlikte görülen kalp yetmezliğinde, kol ve bacaklarda görülen yinelenen flebotromboz (toplardamarda pıhtı oluşumu) nöbetlerinde, claudicatio intermittens (aralıklı topallama) ve damar sertliğine bağlı tüm iskemik (bölgesel kansızlık) durumlarda ve Özellikle atardamann tümüyle tıkanmasından korkulan olgularda.
Tedaviye başlamadan önce ilacın kullanılmaması gereken durumlar dikkatle gözden geçirilmelidir. Pıhtılaşma önleyici tedavinin yapılmaması gereken genel durumlar dışında, ilaçlan kullanmaya başlamadan önce hastanın almakta olduğu ya da kullanması düşünülen ilaçlarla etkileşimler dikkate alınmalıdır.
Birçok yerinden travmaya uğramış hastalarda, bağırsak emilim bozukluğu sendromlarmda, anafilaktik (şiddetli alerji tepkisine bağlı) durumlarda, ağır şeker hastalığında çok dikkatli kullanılmalıdır. Gebelikte mümkün olduğunca kullanılmamalıdır. Gebeliğin ilk üç ayında kullanılmasına bağlı olarak dölütte gelişim kusurları ortaya çıkabilir. Kanama ve dölütün ölmesi de bu ilaçların ilk üç aylık dönemden sonra kullanılmasına bağlı olarak ortaya çıktığı bildirilen durumlardır. İlacın büyük oranda süte geçmesi nedeniyle tedavi gören ve emziren annelerin bebeklerinde kanama sorunları ortaya çıkabilir.
Tedavinin başlangıcında hastanın bazı konularda aydınlatılması gerekir. Bunlar, başka ilaçların kontrolsüz olarak kullanılmasına bağlı oluşabilecek tehlikeler, kas içine yapılan enjeksiyonların riskleri (hematom), dişlerin fırçalanması sırasında ufak dişeti kanamalarının ortaya çıkması ve pıhtılaşma bozukluğuna bağlı ortaya çıkabilecek ufak belirtilerdir. Ayrıca hastaya bir tedavi kartı verilerek tüm tedaviler ve tarihleri buraya kaydedilir.
PIHTILAŞMAYI ÖNLEYİCİ ETKİNİN KONTROL EDİLMESİ
Eleştirilere ve geliştirilen seçeneklere karşın Quick yöntemine göre plazma protrombin zamanının belirlenmesi, ağızdan alınan pıhtılaşmayı önleyici ilaçların etkilerinin değerlendirilmesi için en geçerli incelemedir. Uzun süren araştırmalar sonucunda elde edilen deneyimlere göre ilacın “en iyi” maksimum dozu tedaviye başladıktan 2-3 gün sonra, protrombin zamanının başlangıçtaki kontrol değerine (11-14 saniye) göre iki kat uzamasını (22-28 saniye) sağlayan dozdur.
KANAMA KOMPLİKASYONLARI
Heparin tedavisi sırasında belirtilenler burada da geçerlidir: İlacın kullanılmaması gereken durumların gözden kaçması, protrombin zamanının yanlış ölçülmesi ve bunun sonucunda ilacın normal dozunun üzerine çıkılması, ilacın etkisini güçlendirebilecek ilaçların kullanılması.
Tek bir bölgedeki kanama, yeni ortaya çıkmış sınırlı bir lezyonu (ülser) düşündürmelidir; bu durum başlangıç ve bitiş sınırları belirlenmemiş bir koruyucu tedavinin sürdürülmesi sırasında ortaya çıkabilir.
Tedavi açısından bakıldığında, K vitaminine karşıt etki yapan ilaçlann etkisinin bu ilaçlar bırakıldıktan sonra bile uzun süre devam ettiği dikkate alınmalıdır. Bu süre hastaya K vitamini verilmesiyle kısaltılabilir; vitaminin verilmesiyle karaciğerde K vitaminine bağımlı olarak üretilen pıhtılaşma faktörlerinin üretiminde artış görülecektir.
Hafif kanama durumlannda pıhtılaşmayı önleyici ilacın bırakılması yeterli olur; hastaya travmalardan sakınması öğütlenir. Daha sonra yapılan kontrollerin sonuçlarına göre pıhtılaşma önleyici tedavi daha düşük dozlarla sürdürülebilir. Daha şiddetli ancak hızla kansızlığa yol açmayan kanamalarda hastaya durumun acilliğine göre ağızdan ya da damar yoluyla yavaş yavaş K vitamini verilir.
Hızla kan kaybına yol açan kanamalarda yukarıda alınan önlemlerin dışında kan nakli (taze kan ile) yapılması zorunluluğu göz önünde bulundurularak, hasta hastaneye yatmlır. Gerekirse kan nakliyle birlikte K vitaminine bağımlı pıhtılaşma faktörleri de verilir.