Uykunun önemi
Uyku tahmin ettiğimizden daha büyük bir öneme sahiptir. Güzel ve huzurlu bir uyku süreci geçirmek hepimizin hakkıdır.
Yetersiz uyku bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden olur. Birkaç saat az uyumamız bile bağışıklık sistemimizin yapı taşlarını oluşturan ve bakteri ve virüslere karşı savaşan savaşçı hücrelerimizin azalmasına neden olur. Yetersiz uyku, soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklarla bile savaşmamızı zorlaştırır. Çocuklarımız için de durum aynıdır. Bir çocuğun bağışıklık sistemi zaten yeterince gelişmiş sayılmaz. Bağışıklık sistemi çok fazla gelişmemiş olan bir çocuğun gereğinden az uyuması bağışıklık sistemini daha da zayıflatır.
■ Kısa süreli uyku problemleri bile günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkiler, strese neden olur. Uykusuzluk üretkenliğimizi azaltır. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, düzenli bir uyku sistemine sahip olan çocuklar daha kolay konsantre olurlar, kendilerine verilen görevleri yerine getirirler ve ufak tefek sorunların üstesinden gelirler. Gerektiği kadar uyuyamayan çocuklar ise zihinsel işlemleri gerçekleştirmekte, mantıksal çıkarımlar yapmakta ve matematik işlemlerini çözmekte bir hayli zorlanırlar. Uyku problemi yaşayan çocuklar arkadaş çevresinde de sosyal sorunlar yaşarlar.
■ Büyüme hormonları, çocuklar uyurken harekete geçer. Kronik uyku düzensizliği yaşayan çocukların (özellikle de astım ve uyku apnesi rahatsızlığı yaşayanlar) gelişimlerinin yavaşladığı tespit edilmiştir. Uyku sorunu yaşayan çocukların uykuya dalmakta güçlük çektiği, uyumaktan korktuğu, gece sık sık uyandığı ve derin bir uykuya dalamadığı tespit edilmiştir. Çevreleri tarafından uyku konusunda baskı gören çocukların üzerindeki baskı hafifledikçe, büyümeleri ve gelişimleri de olumlu yönde etkilenir.
■ İngiltere’de Loughborough Universitesi’nde Uyku Araştırma Laboratuarına başkanlık eden Jim Horne’ye göre çocuklardaki uyku bozuklukları en çok beyni etkiler. Uykunun hayati önem taşıdığı en önemli organımızın beynimiz olduğunu söyleyen Horne, bu bulgusunu uyku düzensizliği problemi yaşayan çocuklar üzerinde yaptığı araştırmalarla desteklemiştir. Uyumadığımız zamanlarda vücudumuzu gevşetip dinlendirebilsek de, beynin gerçek anlamda dinlenmesi ancak uyku esnasında gerçekleşmektedir. Gözlerimizi kapatıp hiçbir şey düşünmemeye çalışsak bile beynimizin yüksek bir aktivite içerisinde olduğu söylenmektedir. Horne’ye göre, beyin metabolizması 3-8 yaşları arasındaki çocuklarda oldukça hızlı çalışır. Bu nedenle bu yaşlardaki çocukların beyinlerini dinlendirebilmesi için daha çok uykuya ihtiyacı vardır.
■ Çocuklar kadar yetişkinler de uykusuzluktan etkilenmektedir. Uzmanlara göre, yeteri kadar uyuyamadığımız günlerde, uyku konusunda bir sonraki güne borçlanırız. Uyuyamadığımız günü takip eden günlerde bu borcumuzu öde-yemezsek, uykumuzu gerektiği kadar alana dek borcumuz katlanarak artar. Bu borç arttıkça da kendimizi daha uykulu, yorgun ve halsiz hissederiz. Eğer uykuya olan borcumuz bir hafta boyunca çok yüksek oranlara ulaştıysa, hafta sonunu uyuyarak geçirsek bile hafta içinde uyuyamadığımız saatlerin bize verdiği hasarı çok zor telafi ederiz. Anne ve babalar, tüm ailenin yatış ve kalkış saatlerini güzel bir düzene oturtabilirse, ergenlik sürecindeki gençler de uyku konusunda sıkıntı çekmeyecektir. Ergenlik dönemindeki bazı gençlerin gece geç vakitlere kadar oturduğu ve uyku esnasında da sık sık uyandığı bilinmektedir. Bu gençlerin uykuya olan borcu uyku düzensizliği ne kadar uzun sürerse o kadar güç ödenir. Hatta çok geç yatıp, gece yarısı ara ara kalkmayı alışkanlık haline getiren gençlerin uyku borcunun asla ödenmeyeceği de belirlenmiştir. Peki, bunun sonucunda neler yaşanabilir? Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, uyku düzensizliği yaşayan gençlerin gün içinde uyukladığı, dikkatlerini toplayamadığı, etkiye tepki verme sürelerinin uzadığı, düşünme ve yorumlama kabiliyetlerinin azaldığı, zihinsel faaliyetlerinin yavaşladığı, duygusal durumlarının bozulduğu ve kaza ve yaralanma riskine daha çok maruz kaldığı ortaya çıkmıştır.