Parkinson Hastalığı
İstirahat halinde bile vücudun birçok kısımlarının, özellikle kol ve bacakların titremesi ve kas zafiyeti olarak tanımlanan bir hastalıktır. Hastalık 60 yaşın üzerindeki yaşlı kimselerde ekstrapiamidal sinir sistemi hastalığı olarak görülebilir. Daha ender olarak ensefalit gibi beyin iltihaplanması veya benzer hastalıklar da Parkinson’a neden olabilir.
Parkinson genellikle bir kol veya bacağı, daha sonra hastalığa tutulan tarafın tutulmamış olan bacak veya kolunu tutar. Yüz, mimiklerini kaybederek zamanla sabit bir ifade alır. Kol ve bacakların tutulmasından sonra gövde kaslarının tutulması sonucu vücut hafif öne eğilmiş bir pozisyon alır. Parkinsonlunun adımları kısa ve hızlıdır. Hastalığın son devrelerinde hasta hareket edemez, bilinci yerinde olmakla beraber konuşup yazamaz.
Parkinsonun tedavisi genellikle sınırlı olup, belirtilerin ortadan kaldırılması, rahat bir yaşam düzeninin muhafaza edilmesi ve hastalığın ilerlemesini önlemekten ibarettir. Adalelerdeki katılığı yanı rijıdıteyı önlemek için bazı ilaçlar verilir. Bu ilaçlar arasında dopaminerjik sisteme etkili olanlar Levodopa (Larodopa) Carbidopa (Mado-par), Amantadin veya kolinerjık sisteme etkili olanlar (Akineton), antihıstamınikler (Systral-C) ve antidepresanlar (Laroxyl) çok kullanılmaktadır. Banyolar ve masajlar kaslardaki gerginliği önler ve hastayı rahatlatır.
Parkinson hastalığı, yavaş hareketler ve titremeler şeklinde görülen bir durum olan pasrkinsonızm’e yol açan birkaç hastalıktan biridir. Parkinsonizm, ilaç yan etkisi, virüslerin yol açtığı enfeksiyonlar ya da metal zehirlenmesi gibi, Parkinson hastalığından başka sebeplerden kaynaklanabilir.
Parkinson hastalığı, 30 yaşının altındaki kişilerde nadiren oluşur, ve 55 yaş sonrasında daha sık rastlanır. Kadınları ve erkekleri eşit şekilde etkiler.
Parkinson hastalığı, pürüzsüz normal hareket için esas olan, beynin substantia nigra adı verilen küçük bir alanında sinir hücrelerinin ölümü ve nörotransmiter dopamin’in tükenmesi neticesinde ortaya çıkar. Zamanla, dopamin üreten hücrelerin en azından yarısı öldüğünde, Parkinson hastalığının semptomları gelişir. Semptomlar, daha fazla hücre öldükçe, kötüleşir.
Semptomlar
Parkinson hastalığının ilk semptomları, neşesizlik, halsizlik, titreme ve tarif edilemeyen sebeplerle sık sık vuku bulan düşmelerdir. Hastalık ilerledikçe, şu üç işaret oluşur: titreme, sertlik ve bradykinesia (hareket yavaşlığı ya da eksikliği).
İlk belirtiler, yazma esnasında oluşan ve pek dikkat çekmeyen titremedir, harfler titrektir ve cümlenin, paragrafın ya da sayfanın sonuna doğru küçükleşir. Daha sonra, titreme daha belirginleşir ve dinlenme halindeki bir kol ya da bacakta meydana gelmeye başlar.
Adale sertliği, Parkinson hastalığından muzdarip kişiye oranla, bir doktora daha belirgin olarak görünür. Doktor, kişinin kolunu büktüğünde, hareketin silsilesi boyunca belli noktalarda tutukluk görülür. Bu sertlik, aksi yönde işlevi olan kas gruplarının kasılırken, o kasların karşı karşıya kaldığı gevşeme zorluğundan kaynaklanır. Bu gerilim, sırt, boyun, omuzlar, şakaklar ve göğüste ağrı yaratır.
Bradykinesia, yürüme ve yeme hızının yavaşlamasına ve yüzün ifadesizleşmesine sebep olur. Parkinson hastalığı olan kişiler, bazen samimi görünmeyebilir ya da ekşi kişilikli görünebilirler, çünkü gülümsemez ve duygularını yüz ifadeleriyle göstermezler; bunun sebebi yüz kaslarının buna izin vermemesidir. Mizah anlayışı ve duyguların hissedilmesi hususunda diğer pek çok kişiden farklı değillerdir, sadece bunu gösteremezler.
Kişilere, Parkinson hastalığı teşhisi konduğunda; kendileri, arkadaşları ve aileleri, Parkinson hastalığının göze az çarpan göstergeleriyle yıllardır karşı karşıya olduklarını fark ederler.
Buna ilave olarak, Parkinson hastalığından muzdarip kişiler, vücudun pek çok kısmını etkileyebilen bir ya da daha fazla semptom gösterebilirler.
Aşağıda belirtilen semptomlar, genellikle tedrici olarak gelişir (semptomlardaki her türlü ani kötüleşme, altta yatan ve acil tıbbi dikkat gerektirebilecek farklı bir sorunun işareti olabilir).
Gait (yürüyüş) bozuklukları: Pek çok kişi, öne doğru eğildiği ve küçük karışık adımlar attığı bir yürüme şekli geliştir. Dengelerini kaybetmeye müsaittirler çünkü pozisyonlarını çabukça ayarlamak veya düzeltmek üzere kaslarını hareket ettiremezler.
Konuşma: Kişinin konuşması, tonalitesini (ton özelliğini) ve ses tonun değişmesi özelliğini kaybedebilir ve tedricen monoton bir şekil alabilir. Bu, solunumu daha fazla kuvvetle destekleyemeyen göğüs kaslarının sertleşmesi neticesinde olur.
Demans (bunama): Parkinson hastası olan kişilerin yüzde 15 ila 20’sinde, bir mental fonksiyon kaybı oluşur.
Göz problemleri: Dopamin, göz kasları dahil tüm kasları etkilediği için, göz hareketleri azalır. Kuru gözde daha az kırpma ya da konjunktiva iltihabı oluşur.
Yutkunma: Yutkunma temkinli ve yavaş olabilir. Ağız sulanmasına sebep olan miktarda tükürük oluşur ve bu, yemek yerken boğulma tehlikesini arttırır.
Boşaltım sistemi: Bu hastalıktan muzdarip kişiler, hemoroitler ve kabızlığa karşı hassastırlar çünkü hastalık, bağırsak kaslarının hareketlerini de yavaşlatmaktadır.
Duyusal yanılsamalar: Bazı kişiler, vücutlarının bazı bölgelerinde, hoş olmayan soğuk veya ısı hisleri yaşar.
Uyku bozuklukları: Bu hastalığa yakalanmış kişilerin yüzde 70′inde uyku sorunları görülür.
Tedavi Seçenekleri
Parkinson hastalığı, erken teşhis edilmesi zor bir hastalıktır çünkü atakları son derece tedricidir. Bu hastalığa yakalandığınızdan şüphe ediyorsanız, doktorunuzdan, sizi, bu hastalık üstüne geniş deneyimi olan bir nöroloji uzmanına yönlendirmesini isteyin. Bu uzman, kullandığınız ilaçları gözden geçirecek (semptomların, bu ilaçların yan tesiri olup olmadığına karar vermek üzere); ve size bir nörolojik muayene uygulayacaktır.
Parkinsonizm’in mümkün farklı sebeplerini aramak üzere, laboratuar testleri ve bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonanslı görüntüleme gibi görüntüleme teknikleri uygulanabilir. Positron emisyonlu tomografi taramaları, hastalığı net bir şekilde gösterir.
Parkinson hastalığının tedavisi yoktur. Ama ilaçlar ve ameliyat faydalı olabilir. Bir levodopa ve carbidopa kombinasyonu, en çok kullanılan ilaçtır. Bu kombinasyon, substantia nigra’daki beyin hücrelerine dopamin için inşa blokları tedarik eder. Beyin hücreleri, inşa bloklarını dopamin üretmek için kullanır.
Bununla beraber, belli bir süre sonra, ilaç kombinasyonu etkisini biraz yitirmeye ya da daha az etkili olmaya başlar. Ortalama beş yıl süren bir “balayı dönenıi”ni takiben, ilaca olan cevap istikrarsızlasır. Kişiler genellikle aniden donmuş gibi olur. Ya hareketlerinde büyük zorluk çekmeye ya da aniden, aşırı ve kontrol edilemeyen hareketlerde kötüleşme vücuda gelir. Levodopa ve carbidopa kombinasyonunu düşük dozlarda kullanmak, ilacın işe yarama süresini uzatabilir.
Bazı diğer ilaçlar (bromocriptine, pergolide, ve tolcapone ve ropinirole adlı daha yeni ilaçlar dahil olmak üzere) levodopa ve carbidopa kombinasyonunun etkilerini arttırır. Bununla beraber, her birinin, kullanımını sınırlayan yan etkileri vardır. Clozopine ilacının düşük dozları, levodopa tedavisinin bazen sebep olduğu psikoz (akıl bozukluğu) durumunun semptomlarını düzeltebilir.
Bu sebeplerden dolayı, doktorlar, bu hastalıktan muzdarip kişinin, levodopa almaya ne zaman başlaması gerektiği hususunda uyuşmazlık içindedir. Bazıları ilacı erken vermekte ve balayı dönemini uzatmak ümidiyle dozu düşük tutmaktadır. Dozu düşük tutmak için, bazı diğer ilaçlar kullanılır. Doktorların çoğu, levodopa vermeyi olabildiğince geciktirmekte ve teşhisin yeni konduğu ya da ılımlı belirtiler gösteren kişilerde, genellikle diğer ilaçları uygulamaktadırlar.
Mümkün tüm ilaçların kullanılmasına karşın, semptomları kötüye giden kişilerde, ameliyat faydalı olabilir. Beynin çok küçük bir bölümünü yok eden / öldüren bir tür ameliyat (pallidotomy ya da thalamotomy adı verilir), kişilerin yüzde 90′ından fazlasında, katılık, bradykinesia ve titremelere en azından kısmi rahatlık getirmektedir.
Diğer bir cerrahi teknikte, beyinin özel bir bölgesine kablolar yerleştirilir ve küçük bir elektrik akımıyla bu alan uyarılır. Düşük yapılmış ceninlerin substantia nigra’sından hasta beyine yapılan hücre transplantasyonlarına dair araştırmalar devam etmektedir. Bu transplante edilen hücreler, en azından belli bir zaman yeterli dopamin üretir ve bazı kişilerdeki semptomların düzelmesini sağlar. Parkinson hastalarının her gün karşılaştığı pek çok sorun vardır. Bu hastalıktan muzdarip kişiler ve aileleri, destek gruplarından, son derece değerli bilgiler edinebilirler.