tedavisi, belirtileri, Hakkında Bilgi, Nedir

Deri ve Derialtı Dokularındaki Hasarlar

Deri ve derialtında ışınımdan sonra gö­rülen bozuklukların ağırlığı ve özelliği, erken ya da geç ortaya çıksın, pek çok etkene bağlıdır. Bunların bir bölümü te­davi biçimiyle, yanİ ışınlama süresi, uygulanan doz, uygulama bölgesinin genişliği ve ışının niteliğiyle, bazıları da ışınlanan kişiyle ilgilidir.

Genel olarak derideki değişiklikle­rin röntgen ışını ya da hızlandırılmış elektron verilmesinden sonra sık görül­düğü, buna karşılık yüksek enerjili ışın kullanıldığı zaman önemsiz olduğu söylenebilir. Erken tepkiler arasında kı­zartı, renk değişikliği, kuruma, soyulma ve kıllarda geçici dökülmeye sık rastla­nır.

Bu tepkiler geçici olduğundan göz ardı edilebilir. Buna karşılık epitelin alt katmanının yıkıma uğramasıyla birlikte görülen eksüdalı üstderi lezyonları daha önemli deri tepkileridir, iyileşme birkaç haftaya yayılırken bu süre içinde teda­vinin kesilmesi gerekebilir. Yalnızca üstderi yıkımına yol açan dozlar aşıldı­ğında deride kalıcı bozukluklar (kıllar­da dökülme, yağ ve ter bezlerinin yok olması) ortaya çıkabilir.

En sık rastlanan geç tepkiler, deride renk bozuklukları, doku gerilemesi, de­rialtı dokusunda ödem ve lifsi doku ge­lişimi ile kılcal damarların belirginleşmesidir. Bunlar genellikle klinik açıdan fazla önem taşımazsa da yayılma alan­larına ve ilgili bölgeye (yüz, boyun, meme) bağlı olarak estetik açıdan önem taşıyabilir.

Derialtında bağdoku artışına bağlı bozukluklar, yüksek enerjili ışın tedavisinin tek belirtisi olarak birkaç ay sonra ortaya çıkabilir. Bu tür belirtiler kolayca tanınarak önceden uygulanmış bir ışın tedavisine bağlanabilir.

Özel ol­gularda bağdoku artışıyla ortaya çıkan süreçler deri ve derialtı yumuşak doku­larını etkilerse toplardamar ve lenf do­laşımını engelleyerek oldukça ağır so­nuçlar doğurabilir. Buna en tipik örnek, özellikle genç yaşta ortaya çıkan kemik ya da yumuşak doku sarkomlarında uy­gulanan yaygın ve yüksek doz ışın te­davisinden sonra kol ya da bacaklarda ortaya çıkan bozukluklardır.

Çok yüksek dozların uygulanma­sından sonra erken ya da geç dönem­de atardamarlarda bozukluklar oluş­ması sonucunda doku ölümü ortaya çıkar. Oluşan ölü dokunun atılması kadar kalan dokunun kendini yenile­mesi de oldukça güçtür. Oldukça en­der görülen bu tip komplikasyonlar şiddetli ağrıya neden olur, enfeksiyon­ları kolaylaştırır ve ikincil tümör geli­şimine zemin hazırlar. Söz konusu tehlikeler nedeniyle bu dokular cerra­hi yolla çıkarılıp yerine yeni bir doku yerleştirilebilir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Güncel Konular