Fotokemoterapinin İlaçlarla Kullanımı
Sedef hastalarında UV tedavisinin yanı sıra ışın verilen bölgeye katran uygulanması ilacın ve ışının etkilerini artırır. Dokuzuncu yüzyılda uygulanmaya başlayan bu tedavi yöntemi bugün bile geçerliliğini korumaktadır.
Katran, ışıkla etkin hale geçebilir; ışın tedavisiyle birlikte kullanılması fotokemoterapi adını alır. Ayrıca, eski çağlardan bu yana bazı bitki (turunçgil ya da incir yaprağı) özütlerinin Güneş ışınlarıyla birlikte uygulanmasının etkileri bilinmektedir.
Afrika’da yetişen bazı bitkilerde de UV ışınlarının etkilerini güçlendiren maddelerin bulunduğu bilinmektedir. Böylece 1970’ten bu yana, önce yalnızca sedef hastalığının, daha sonra başka hastalıkların da tedavisinde kullanılmak üzere, bu maddelerin türevleri (psöralenler) ve UVA ışınlarının birlikte uygulanmasını içeren tedaviler (P-UVA [Psöra-len+UVA]) geliştirilmiştir.
Fotokemoterapinin toksik etkisi hücre zarı düzeyinde görülürse de daha güçlü iyonlayıcı etkisi olan UVB ışınlarında bu etki UVA’ya göre daha fazladır. Işıkla etkin hale geçen maddeler doğrudan pomat, merhem ya da sıvı halinde deriye uygulanabilir ya da bütün vücudu etkileyecek tabletler halinde verilebilir.
Işık uygulaması psöralen maddenin bölgesel uygulanmasından hemen sonra ya da tablet halinde alınmasından 2 saat sonra başlar. Lambalar derinin tümünü ya da bir bölgesini ışınlarken, ışının dozu fotometrelerle sürekli kontrol edilmelidir; uygulanan doz ile etki arasında yakın bir bağlantı vardır.
Fotokemoterapinin etkisini daha da artırmak için, daha önce belirtilen mekanizmalardan başka yollarla etki gösteren bazı ilaçlar (retinoitler ve metotreksat gibi antiblastikler) eklenebilir. Ama gene de bu ilaçların istenmeyen etkilerinin olabileceği unutulmamalıdır.