Antidepresan Kullanımı
Klinik etkileri doğru değerlendirmek İçin antidepresan kullanımında şu koşullar göz önüne alınmalıdır:
• Tedavide ilaç verildikten sonra bir haftada iyileşme görülürse bu iyileşme ilaca bağlı değildir ya da psikolojik plasebo etkisidir.
• İki haftalık tedaviden sonra hiçbir Antidepresan etki elde edilmemişse dozun yükseltilmesi önerilir. Bir hafta sonra da tedavi başarısız kalırsa başka bir ilaca geçilir.
• Huzursuzluk olan olgularda hasta yeterince yatıştırılamamışsa tedaviye bir de yatıştırıcı eklenebilir. Antikolioajk etkinin güçlenmesi tehlikesine karşı benzodiyazepinler yeğlenmeli, tiklerden kaçınılmalıdır.
• Tedavi sonucunda klinik etki sağlandığında ilacı en düşük etkin dozda en az 1-2 ay daha almak gerekir.
• Tedavi yoksunluk belirtilerini engellemek amacıyla yavaş yavaş kesilmelidir.
• Antidepresan ilaçlar bağırsaktan iyi emilir. Bu nedenle ağız yoluyla alınabilir.
• Antidepresan ilaçların çocuktaki etkileri iyi bilinmemektedir. Bu nedenle antidepresan ilaçlar çocuklarda bazı özel koşullarda (gece işemeleri, okul korkusu) ve düşük dozlarda dikkatle kullanılmalıdır.
• Yaşlılarda antidepresan ilaçlar bazen ağır yan etkilere yol açar. Mutlaka kullanılmaları gerekiyorsa antikolinerjik etkileri az olan ilaçlar seçilmelidir.
Ayrıca yaşlı hastalarda ilaç kullanılmadan önce beyindeki kan dolaşımı dikkatle değerlendirilmelidir. Bu inceleme, organik bozukluğa bağlı bir çöküntü sendromu ya da ilacın beyne ulaşmasını engelleyen bir durum olup olmadığını ortaya koyar. Antidepresan ilaçlar yaşlılarda sıklıkla huzursuzluğa ve uyuşukluğa yol açabilir.
Önlemler
Hafif yan etkilerin ortaya çıkması, ilaç dozunun azaltılmasını gerektirebilir. Ağır ya da alerjik yan etkiler ortaya çıkarsa ilaç kesilmeli ve başka bir antidepresanla tedavi uygulanmalıdır.
Ergenlik döneminde ve yaşlılarda daha düşük dozlar verilmelidir. Tedaviye düşük dozlarda başlanmalı, klinik yanıt ve ilaca tahammül durumu gözlenerek dozlar aşamalı olarak yükseltilmelidir.
Çöküntü belirtileri kaybolduktan sonra çöküntünün yineleme olasılığını azaltmak için tedaviyi en az üç ay sürdürmek gerekir.
Bu ilaçlar sinirlerin uyanlabilme eşiğini düşürdüğü için daha önce çırpınma nöbetleri geçirmiş olan hastalarda dikkatle uygulanmalıdır. Daha önce sara geçirmemiş olgularda da antidepresan kullanımıyla bu nöbetler ortaya çıkabilir.
Antidepresanlar kalpte ritim bozuklukları ve taşikardiye (hızlı kalp atımı) açmalarının yanı sıra, koroner damar hastalığı olanlarda anjina pektoris krizlerinin yoğunluğunu ve sıklığını artırır. Ayrıca bu hastalarda miyokart enfarktüsü ve inme de görülebilir. Tiroit bezi fazla çalışan ya da tiroit bezini uyarıcı ilaçlar kullananları dikkatle izlemek gerekir; bu grupta kalpte ritim bozuklukları en sık görülür.
Antidepresan ilaçlar fiziksel ve zihinsel yeteneklerde azalmaya da yol açabilir. Bu nedenle hastalar araba kullanırken ve reflekslerde hız gerektiren işlerde dikkatli olmalıdır.
Üç halkalı antidepresanlar da tedavide şizofreni ve paranoyanın ağırlaşmasına neden olabilir. Manik depresif durumlarda ise tedaviye göre hipomani ya da maniye kayış görülebilir.
Aşırı hareketli, huzursuz hastalarda bu ilaçlar bunaltının ağırlaşmasına yol açabilir; bu durumda dozu azaltmak ve tedavi şemasını değiştirerek nöroleptikleri tedaviye eklemek yararlı olur. Bu hastalarda antidepresan ilaçlar saldırganlığı artırabilir.
Hastaların elinde kesinlikle büyük miktarda antidepresan ilaç bulunmamalıdır. Çöküntüde intihar riski, hasta klinik olarak iyileşse bile sürer. Antidepresan ilaçlar eteneyi aşarak dölüte ulaştığı ve anne sütüne de geçtiğinden gebelikte ve emzirme döneminde zararlı etkileri engellemek için ancak çok gerekliyse kullanılmalıdır.
Cerrahi girişimde ilaç uzun süre önceden başlayarak yavaş yavaş azaltılmalıdır. Bu süre kişinin alışmış olduğu doza göre değişebilir.
Antidepresan ilaçlar ışığa duyarlılığa yol açabileceğinden hastanın uzun süre güneşe ve morötesi ışınlara maruz kalması önlenmelidir.